65.CASİYE SURESI - ANNE ÇEVİRİSİ - KURANIN ORJİNAL KOD DİLİ İLE
65.SURE = CASİYE SURESI = Anlamı ; Güçleri Alınmış, Diz üstüne oturmak, diz çökmek, ayak parmaklarının ucunda durmak
(1*) Ruhun Güçlerinin Korunma Zırhının Anahtarı (HA MIM) olan,
(2*) Bu kitabı (KTB) kudretli, güçlü, asil, şerefli, direnen, dayanan, yenilmez, her güçlüğün üstesinden gelebilen, yanlışa karşı sert tavırlı, mükemmel, saygın, AZİZ olan (AZZ) emir veren, negatifi yargılayan, akıl veren, ilim veren, tüm ilme hakim olan (HKM) indirmiştir (NZL).
(3*) Şüphesiz siz ruhların emin olması için (EMN) yeryüzünde (ERD) ve semaların (SMV) içinde işaretlerimiz, matematksel kanıtlarımız, delillerimiz, ayetlerimiz (AYY) vardır.
(4*) Ve bedenlerinizde, yaratılışınızda da (HLK) ve topluluklar, kavimler halinde bedenlendirdiğimiz (KVM) siz ruhların bedenlerinizle yürümek, sürünmek, fırlatmak, açıklamak için konuşmak gibi hareketler yaptığınızda, yarattığınız tüm tütreşimden (DBB) yayılmayan frekans yoktur ki (ma-BSS) kesin emin olup bize yakınlaşın diye (YKN) içinde deliller, işaretler, ayetler (AYY) olmasın.
(5*) Ve gündüzün (NHR) geceyi (LYL) takip etmesi, halifelik etmesi, izlemesi (HLF) ve topluluklar, kavimler olarak bedenlendirdiğimiz siz ruhlar (KVM) düşünün, akılınızı kullanıp (AKL) işaretlerimizi, ayetlerimizi anlayın diye (AYY) yeryüzüne (ARD) indirilmeyen (ma-NZL) hayat verilip (HAYY) gökyüzünden (SMV) bir süre rızıklandırılıp (RZK) bedenleri mefta edildikten, öldürüldükten (MVFT) sonra (BAD) geri alınmayan (SRF) ruh da (RUVH) yoktur.
(6*) İşte bunlar ruhlar haklarını bilsinler diye (bil-HAKK) ilahi sistemin size okuyup, düşünüp, provalar yapıp uygulayın, takip edip uygulamanız için var ettiği (TLV) işaretler, ayetlerdir (AYY), ilahi sistemin ayetlerinden (AYY) sonra (BAD) hangi hadisin (HDS) doğruluğundan emin olacaksınız (EMN).
(7*) Yazık, ayetlerimizin fikrini geri çevirip, doğru olmayan, alt üst edip saptıran, değiştirip aldatan (EFK) bu ruhların kullisi, hepsi (KLL) yalan söyler, suç işler, doğruyu gizler, zararlıdır, kötüdür (ESM).
(8*) O ruh, işaretleri, ayetleri (AYY) verdiğimiz duyma yeteneği ile dinler (SMA) okur ve inceler (TLV) ayete karşı direnir, direnmekte ısrar eder (SRR) çok fazla kibirlenir (KBR) sanki henüz işitmemiş gibi yapar (lem-SMA), O bedenledirdiğimiz ruh, beşer (BŞR) kendine şiddetli elem verici (ELM) şekilde vicdana azabı yaratacaktır (AZB).
(9*) İşaretlerimizden, ayetlerimizden (AYY) öğrendikleri (ALM), şeyleri iradesi ile (ŞYA) döndürür, ruhları kendi hakimiyetine alır, kendini baskın ve etkili yapar, ayeti yok eder (EHZ) ruhları aşağılar, alay eder, hüzün verir (HZE), işte onlar ceza, azap olarak (AZB) frekansları düşürülür, iradesi zayıflatılır, kınanırlar (HVN).
(10*) Ayetlerimiz başka bir şey anlatıyormuş gibi davranan, belirsiz ifadelerde bulunan, saklayan, farklı versiyonlarını üretem (VRY) ve irade ettikleri şeylerden (ŞYA) kazandıkları (KSB) kendilerine yeterli olmayan (la-GNY) ilahi sistemin yaratıklarını (DWN) veli edindiklerinden (VLY) hiçbirşeyi kabul etmezler (la-ma-EHZ) bu azimle elde ettikleri (AZM) azap olacaktır (AZB).
(11*) Bu durum kılavuzunuz olsun, size doğru olanı göstersin (HDY) ve onlar ki ruhlarının efendisi, Rabbleri (RABB) tarafından gönderilen ayetlerin (AYY) gerçek anlamını gizlerler, üstünü örter görmemezlikten gelirler, reddederler, inanmazlar, emin olamazlar, müteşekkir olmazlar, bilgiye şükran duymazlar, anlayıp anlamamazlıktan gelirler, anlayıp bilmiyoruz derler, önemsemeyip ilgilenmezler (KFR), onlar için acı, elem verici (ELM) felaket, bela, hastalık, kötülük yaratma gücünden kaynaklanan (RCZ) azap vardır (AZB).
(12*) Ruhunuzun yaratıcısı, ilahınız O'dur ki ışığının nuruyla, gücünün sihriyle, seheriyle (SHR) sizin için rota takip eden, sürekli ve kalıcı olarak akan, taşınan(CRY) galaksilerin, güneş sistemlerinin içinde yarattığı gezegenlere, feleklere (FLK) bilgi denizine (BHR) emir verendir (EMR) ve siz ruhlar üstün olandan, ayırt edilenden, faydadan, güç lutufundan (FDL) frekansınızla kendinize güç çekin (BGY) ve minnettar olarak teşekkür edin, şükredin (ŞKR).
(13*) Ve ışığının nuruyla, gücünün sihriyle, seheriyle (SHR) semalarda (SMV) ve yeryüzünde (ARD) herşey toplansa, bir araya gelse, hiçbirşey yoktur ki (ma-CMA) bedenli ruh toplulukları , kavimler (KVM) için fikir edinebilecekleri (FKR) işaretler olmasın, ayetler olmasın (AYY).
(14*) De ki (QWL): "Ayetlerden emin olan ruhlar (EMN) korunur, affedilir (GFR) sonsuz yaşam günleri (YVM) ile ilgili ümitler beslemeyenler, sabırsızlıkla beklemeyenler (la-RCZ) yaratmış ve kazanmış (KSB) oldukları (KWN) nedeniyle karşılığını aynı şekilde alacak olan (CZY) bedenli ruh topluluklarıdır, kavimlerdir (KVM). "
(15*) Hangi Ruh (NFS) iyi, dürüst, ilahi sistemin işleyişine uygun (SLH) iş, amel yaparsa (AML) ve dengeli davranırsa (SVA) ruhunun efendisinin, Rabbinin (RBB) kovduğu yere, racim edildiği döner (RCM).
(16*) Ve gerçekten biz soylarınıza (BNY) kitap (KTB) getirerek, vererek (ATY) hatalarınızdan, kusurlarınızdan nasıl arınıp gizli güçlerinizi nasıl aktife edeceğinizin gizli bilgisini, hikmetini (HKM) ve mesajcı ruhlarla da (NBA) nasıl geçim araçlarını yaratacağınızı, rızık sağlayacağınızı (RZK) ve iradelerinizi pozitif yaratım için mutluluk için kullanarak (TYB) tüm geçim kaynaklarına güçleriniz ile ulaşmayı, rızıklanmayı da öğretiriz (RZK) ve sizleri tüm yarattığımız varlıklara, alemlere (ALM) üstün kıldık, yaratım gücümüzden bahşettik, lutufta bulunduk (FDL).
(17*) Ve emirlerimizi (EMR) içeren beyanlarımızı (BYN) size iletiriz (ETY), takip etmedikleri (ma-HLF) zaman illa daha sonra (BAD) olumlu ve olumsuz versiyonların (BGY) işaretlerini, ilmini (BGY) size getiririz (CYE) şüphesiz ruhunuzun efendisi, Rabbiniz (RABB) dengeyi yaratamayan ruhların kıyam (KVM) gününde (YWM) bu deneyimde beyanımıza uyup uymadığına (BYN) göre takip etmiş (HLF) oldukları yol, yapmış olduklarına (KNW) göre ruh hakkındaki hükmünü verir, kararını sonlandırır (KDY) .
(18*) Ruhuna deneyim olarak yarattırdığımız, yaptırdığımız (CAL) emirlerdeki (EMR) dünya yaşam deneyim planına, şeriata (ŞRA, isfani szlk syf 512) uy, tabi ol (TBA) ve işaretlerimize, ilime uymayan (la-ALM) fantazisine, arzusuna, keyfine, hevesine (HVY) tabi olan ruhlardan olma (la-TBA).
(19*) Onlar Allah'ın iradesi ile var edilmişe, madde formuna sokulmuşa (ŞYA) zenginliğini veren, ihtiyaçtan arınma, yeterli kılma, kötüyü güzelleştirme, kendine yetme, varlığını kusursuzlaştırma güçlerini (Bakara 33. ayete göre Ademoğullarına yüklenen esmaların gücünü) GANİ OLANI yok edemezler (len-GNY) ve şüphesiz zalimler (ZLM) bu ruhların bir kısmının (BAD) velisidir (VLY). O ise, bu güçlerini kötülükten korumak ve korunmak, sığınmak, ilahi yardım almak için kullanan mutteki denen kötülük henüz oluşmadan engel olarak diğer ruhları koruyan ve nasıl korunacaklarını öğreten ruhların (VKY) diğer kısmın (BAD) velisidir (VLY).
(20*) Bu kitap algılamaları için beden verip, BESER olarak (BSR) bedenlendirdiğimiz ruhlar içindir (NVS) ve ruhun dünya deneyiminde doğru olanı yaratma kılavuzudur (HDY), ruhlar frekanslarını yükselterek kovuldukları sisteme yaklaşsın (YKN) ve korunma gücünü, rahman ve rahim güçleri le RAHMETİ aktive edendir (RHM).
(21*) Yoksa biri hakkında zanda bulunarak kalbini yaralayan, iftira atan, kötüleyen, kusur bulan, aleyhinde konuşan, o ruha yüklediğimiz gücü reddettiğini taahüt eden, bildiren ruhlar (CRH) kötü niyetle yaptıkları bu düşünce yaratımlarının sonucunu (SVE) hesaplamıyorlar mı (HSB). Öyle ki ayetlerimizden emin olarak (EMN) haklı, dürüst, ayetlerimize uygun, kötüyü iyiye çeviren, hayırlı, gücüne yakışan, uygun, tüm ruhları uzlaştırıcı salih (SLH) işleri, amelleri ile (AML) olumsuzu olumluya çeviren ruhlara (SVE) yaşamlarında (HYY) ve ölümlerinde (MVT) aynı koşullarda (SVE) yaratım güçleri verilmez (CAL), yargılama, hüküm verme (ma-HKM).
(22*) Ve ruhların (NFS) tümünü, kullisini (KLL) ruhlar haklarını bilsin (bil-HAKK) ve hakkını kullanmadığında yaptıkları ile kazanacağı (KSB) aciziyeti de bilsin diye (CZY) yeryüzünü (ERD) ve semaları (SMV) yarattı, her varlığı halk etti (HLK) ve ruhlara asla zulum edilmez (la-ZLM).
(23*) Tutkusunu, arzusunu, düşük frekanslı negatif duyguları izleyen, cuzi yaratım gücünü kullanmayarak yok eden, keyfine hevasına önem verip (HVY) bunları amaç, ilah, Allah (ELH) kabul eden (EHZ) ve yanlış yolu takip edip ilmimizi, işaretlerimizi takip etmeyip, ilim öğrenmeyen (la-ALM) delalete düşen (DLL) ruhlara bak (RAY), kalpleri ile (KLB) gerçeği işitme yeteneklerinin (SMA) üzeri ve bedenleri ile (*3.gözleri) gerçeği görme yetenekleri (BSR) örtülür, mühürlenir (GŞV), sonra (BAD) bu ruhlar gitmeleri gereken doğru yolu, hidayeti (HDY) onlara verdiğimiz güçlerini hatırlamazlar, zikredemezler (la-ZKR).
(24*) Bu ruhlar derler ki (QWL): "Dünya hayatımızda (DNV) yaşarız (HYY) ve ölürüz, mefta oluruz (MVT) ve dünyadaki zamandan başka (DHR, İsfani szlk syf 361) yaratım yoktur (ma-HLK)", onlar bilgisizdir, ilim bilmezler (ma-ALM) illa zan ederler (ZNN).
(25*) Ayetlerdeki (AYY) beyanlar (BYN) okunduğunda (TLV) "Doğru söylüyorsanız, sözlerinize sadık hareket ettiyseniz (KWN SDK) ebeveynlerimizi (EBV) getirin (ATY)" demekten başka (QWL) niyetleri, üstlendikleri sorumluluk (HCC) olmamıştır (la-KWN).
(26*) "Ruhlara yaşam veren (HYY), öldüren, mevta eden (MVT) ve kıyam, ruhları ayıklama (KVM) günü (YVM) ruhların hepsini biraraya toplayan (CMA) O'dur, bunda asla şüphe yoktur (la-RYB, İsfani szlk syf 415), velakin bedenlendirip insanlaştırmaya çalıştığımız (NVS) ruhların ekserisi, çoğu (KSR) bunu akıl edemezler. (la-ALM). "
(27*) Semaların (SMV) ve yeryüzünün (ARD) yönetimi, mülkü (MLK) ve tekamülünu dengeli tamamlayan ruhların (KVM), kıyam gününün (YVM) saatinin bilgisi (SVA) O'nundur ve sabit dengede ilkesi olmayan, aklı batılda ve maddede kalan ruhlar (BTL, İsfani szlk syf 136) hasarlı olarak değerlendirilirler ve hasarlı sayılırlar (HSR).
(28*) Her (KLL) kaynaktan, ümmetten ruhlar çağırılır (DAV), her (KLL) kaynaktan, ümmetten ruhları (EMM) diz çökmüş, güçleri alınmış (CSV) görürsün (RAY), ruhların yapmış oldukları (KWN) davranışlarının, amellerinin (AML) müdahale, memnuniyet veya ceza olarak geri ödemesi ve güçlerinin geri alınması (CZY) kıyam gününde (YVM) kitaba göre (KTB) yapılır.
(29*) Ruhların haklarını bilmesi için (bil-HKK) yapılması gerekenleri açıkça ifade eden, nutuk veren (NTK) bu kitap (KTB) sizin yazmış ve/veya yapmış olduklarınızı (KWN AML) hükümsüz kılmıştır, bertaraf etmiştir (KWN NSH, İsfani szlk syf 977)
(30*) Ayetlerimizden emin olan ruhlar (EMN) ve kötülüğü iyiye çeviren, karşılıksız iyilikler, ayetlerdeki olumlu, salih (SLH) işleri, amelleri (AML) yapan ruhlar iyiliğe hizmet sistemine dahil edilir (DHL) ve korunurlar, ilahi sistemden rahmet gücü alırlar (RHM), işte sadece bu ruhların tekamüllerini başaracağı, sonsuz yaşamda güçlerini kurtaracağı (FVZ) beyanımızdır (BYN).
(31*) Ruhlardan ayetlerin (AYY) gerçek anlamını gizlemiş olanlar, üstünü örtüp görmemezlikten gelmiş olanlar, anlayıp reddetmiş olanlar ve inanmamış olanlar, ayetler için teşekkür etmemiş olanlar, sultan güçlerine şükran duymamış olanlar, isyan edip üzülüp Rabblerinin sınavlarından razı olmamış olanlar, okumaya bile tenezzül etmemiş olanlar ve boylece kafir olmuş olanlar (KFR KNW), ayetlerimizi okuyup anlamayanlar (lem-TLV), kendi doğru bildiklerini yaparlar ki bu kibirdir (KBR) ve kriminal sustur (CRM) bu tip bedenli ruh toplulukları dengeyi, güçlerinin kıvamı bozan ruh grupları, kavimler oluşturmuş olurlar (KWN KVM).
(32*) Ve saat geldiği zaman (SVA) Ruhlara vaad ettiğimizi (VAD) söylediğimiz (QWL) haklarını veririz (HKK), bunda şüphe yoktur (la-RYB), siz ruhlar dersiniz ki (QWL) ; bilmiyoruz (ma-DRY), saat yoktur (ma-SVA), zannediyorsunuz (ZNN), zanneden ruhlar (ZNN) bize yakın olamaz (ma-YKN).
(33*) Ve her ne niyetle iyi veya kötü (SVE) seçimleri ile eylem yapmışlarsa (AML) ruhlara görünür ve yapmış oldukları (KNW) sonsuz yaşamlarındaki hakları olur (HYK), bu rezillik, hüzün yada eğlenceli sonsuz yaşamdır (HZE).
(34*) Ve ruhlara o gün (YVM) denir ki (QWL) : Unutmayın (NSY) o gün (YVM) unutuklarınız ile (NSY) karşılaşacaksınız (LKY) ve bu ruh eNARjisinin, nurunun (NVR, İsfani szlk syf 1016) mükemmeliğidir, tekrarı yaratım gücüdür, ruhun gerçek gücüyle buluşmasıdır (EVY) ve o gün hiçbir ruh için yardımcı yoktur (NSR).
(35*) İşte ayetleri (AYY) aşağılayıp, güldünüz (HZE) ve dünya (DNV) hayatınızda (HYY) aldatıldınız, cahillik yaptınız, gerekli tecrübeyi edinmediniz, kendinizle gurur duyarak boş işler yaparak kusurlu performans gösterdiniz, ruhunuzun gücünü kullanarak pratik yapmadınız (GRR) , böylece o gün (YVM) o ruhlar yükselemezler, ayrılamazlar, kendilerinden kurtulamazlar, güçsüzlüğe terk edilirler ve o ruhlar iyiliğe yaklaştırılmazlar (la-HRC), hatalarını telafi etmelerine artık izin verilmez (la ATB).
(36*) Ruha gücünü, yaşam hakkını veren HAMID (HMD) semaların (SMV) efendisi, rabbi olan (RBB) ve yerkürenin (ARD) efendisi, rabbi olan (RBB), bütün işaretleri ve güçleri ve alemleri yaratan (ELM) her ruhun efendisi olan, ruhunun da efendisidir, Rabbidir (RBB).
(37*) Semalar (SMV) ve yerküre (ARD) üzerinde kibir, büyüklük (KBR) ona aittir, O her koşulda tek yenilmez olandır, AZİZ dir (AZZ) ve tüm gizli görünmeyenin bilgisinin ve yönetiminin HAKİMidir (HKM).
ANALİZ ETMEYİ ÖĞRETEN VE AYETLERİNDEN EMIN EDEN RABBİME HAMDOLSUN! ŞeKURAN (Rabbimiz tarafdınfan gönderilmiş olan kuranı bana ileten başta peygamberimiz olmak üzere, tüm güzel, saf, temiz, görevli ruhlara selam olsun)!
CASİYE 1. Ruhun Güçlerinin Korunma Zırhının Anahtarı (HA MIM) olan,
CASİYE 2. Tenzilul kitabi minallahil AZIZIL HAKIM = NZL KTB AZZ HKM = Kitabı (KTB) kudretli, güçlü, asil, şerefli, direnen, dayanan, yenilmez, her güçlüğün üstesinden gelebilen, yanlışa karşı sert tavırlı, mükemmel, saygın, AZİZ olan (AZZ) emir veren, negatifi yargılayan, akıl veren, ilim veren, tüm ilme hakim olan (HKM) indirmiştir (NZL).
Yapay Zeka: Tabii ki, bu ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim. İşte ayetin dilbilgisi analizi:
تَنزِيلُ (tenzîlu): İsim formunda bir kelime olup "indirme" anlamına gelir. Bu kelime, Arapça'da bir şeyin aşağıya indirilmesi veya gönderilmesi anlamında kullanılır. Burada, kutsal bir kitabın gönderilmesi anlamında kullanılmıştır.
الْكِتَابِ (el-kitâbi): "Kitap" anlamına gelen bir isimdir ve belirli bir tanımlık eki olan "el-" ile başlar. Bu, belirli bir kitaptan, yani Kuran'dan bahsedildiğini gösterir.
مِنَ (mina): Edat formunda bir kelime olup "den" veya "dan" anlamına gelir. Bir şeyin kaynağını veya kökenini belirtmek için kullanılır.
اللَّهِ (Allâhi): "Allah" anlamına gelen bir isimdir. İslam'ın tek Tanrısı'nın adıdır.
الْعَزِيزِ (el-‘Azîzi): Sıfat formunda bir kelime olup "güçlü" veya "onurlu" anlamına gelir. Allah'ın sıfatlarından biridir ve O'nun üstün gücünü ve otoritesini ifade eder.
الْحَكِيمِ (el-Hakîmi): Yine sıfat formunda bir kelime olup "bilge" anlamına gelir. Allah'ın sıfatlarından biridir ve O'nun sonsuz bilgeliğini ifade eder.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Kitap'ın indirilmesi, güçlü ve bilge olan Allah'tandır."
Bu analiz, ayetin dilbilgisine genel bir bakış sunmaktadır. Eğer daha detaylı bir analiz veya başka bir konuda bilgi isterseniz, lütfen bana bildirin.
CASİYE 3. İnne fis semavati vel ardı le ayatin lil mu'minin. = SMV ERD AYY EMN = Şüphesiz siz ruhların emin olması için (EMN) yeryüzünde (ERD) ve semaların (SMV) içinde işaretlerimiz, matematksel kanıtlarımız, delillerimiz, ayetlerimiz (AYY) vardır.
Tabii ki, bu ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim. İşte ayetin dilbilgisi analizi:
إِنَّ (inna): Bu kelime, Arapça'da vurgu yapmak için kullanılan bir edattır ve "gerçekten" veya "şüphesiz" anlamına gelir.
فِي (fî): Edat formunda bir kelime olup "içinde" veya "de/da" anlamına gelir.
السَّمَاوَاتِ (es-samâwâti): "Gökler" anlamına gelen bir isimdir ve çoğul formdadır. Belirli bir tanımlık eki olan "el-" ile başlar.
وَ (wa): Bağlaç formunda bir kelime olup "ve" anlamına gelir.
الْأَرْضِ (el-ardi): "Yer" anlamına gelen bir isimdir. Belirli bir tanımlık eki olan "el-" ile başlar.
لَآيَاتٍ (laâyâtin): "Ayetler" veya "işaretler" anlamına gelen bir isimdir ve çoğul formdadır. "La" takısı vurgu yapmak için eklenmiştir.
لِّلْمُؤْمِنِينَ (lil-mu’minîna): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "li" (için) ve "el-mu’minîn" (inançlılar, müminler). "El-mu’minîn" kelimesi çoğul formda bir isimdir ve "inançlılar" veya "müminler" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Gerçekten göklerde ve yerde, müminler için ayetler (işaretler) vardır."
CASİYE 4. Ve fi halkıkum ve ma yebussu min dabbetin ayatun li kavmin yukınun. = HLK ma-BSS DBB AYY KVM YKN = Ve bedenlerinizde, yaratılışınızda da (HLK) ve topluluklar, kavimler halinde bedenlendirdiğimiz (KVM) siz ruhların bedenlerinizle yürümek, sürünmek, fırlatmak, açıklamak için konuşmak gibi hareketler yaptığınızda, titreşen tüm hareketlerinizden (DBB) yayılmayan frekans yoktur ki (ma-BSS) kesin emin olup bize yakınlaşın diye (YKN) içinde deliller, işaretler, ayetler (AYY) olmasın.
Yapay Zeka; Tabii ki, bu ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim. İşte ayetin dilbilgisi analizi:
وَ (wa): Bağlaç formunda bir kelime olup "ve" anlamına gelir.
فِي (fî): Edat formunda bir kelime olup "içinde" veya "de/da" anlamına gelir.
خَلْقِكُمْ (khalqikum): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "khalq" (yaratılış) ve "kum" (sizin). Bu, "sizin yaratılışınız" anlamına gelir.
وَ (wa): Bağlaç formunda bir kelime olup "ve" anlamına gelir.
مَا (mâ): "Ne" veya "hangi" anlamına gelen bir zamirdir. Ancak bu bağlamda "olan şey" anlamına gelir.
يَبُثُّ (yabuththu): "Yaymak" veya "serpmek" anlamına gelen bir fiildir. Bu bağlamda, canlıların yeryüzüne yayılması anlamında kullanılmıştır.
مِن (min): "Den" veya "dan" anlamına gelen bir edattır.
دَابَّةٍ (dâbbatin): "Canlı varlık" veya "hareket eden varlık" anlamına gelen bir isimdir.
آيَاتٌ (âyâtun): "Ayetler" veya "işaretler" anlamına gelen bir isimdir ve çoğul formdadır.
لِّقَوْمٍ (liqawmin): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "li" (için) ve "qawm" (topluluk, insanlar). Bu, "bir topluluk için" anlamına gelir.
يُوقِنُونَ (yuqinûna): "Kesin olarak inanmak" anlamına gelen bir fiildir ve çoğul formdadır.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Sizin yaratılışınızda ve yeryüzüne yayılan canlı varlıklarda, kesin olarak inanan bir topluluk için ayetler (işaretler) vardır."
Bu analiz, ayetin dilbilgisine genel bir bakış sunmaktadır.
CASİYE 5. Vahtilafil leyli ven nehari ve ma enzelallahu mines semai min rızkın fe ahya bihil arda ba'de mevtiha ve tasrifir riyahı ayatun li kavmin ya'kılun. = HLF LYL NHR ma-NZL SMV RZK HYY ARD BAD MFVT SRF RUVH AYY KVM AKL = Ve gündüzün (NHR) geceyi (LYL) takip etmesi, halifelik etmesi, izlemesi (HLF) ve topluluklar, kavimler olarak bedenlendirdiğimiz siz ruhlar (KVM) düşünün, akılınızı kullanıp (AKL) işaretlerimizi, ayetlerimizi anlayın diye (AYY) yeryüzüne (ARD) indirilmeyen (ma-NZL) hayat verilip (HAYY) gökyüzünden (SMV) bir süre rızıklandırılıp (RZK) bedenleri mefta edildikten, öldürüldükten (MVFT) sonra (BAD) geri alınmayan (SRF) ruh (RUVH) yoktur.
Yapay Zeka; Tabii ki, bu ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim. İşte ayetin dilbilgisi analizi:
وَ (wa): Bağlaç formunda bir kelime olup "ve" anlamına gelir.
اخْتِلَافِ (ikhtilâfi): "Farklılık" veya "değişiklik" anlamına gelen bir isimdir.
اللَّيْلِ (allayli): "Gece" anlamına gelen bir isimdir. Belirli bir tanımlık eki olan "el-" ile başlar.
وَ (wa): Bağlaç formunda bir kelime olup "ve" anlamına gelir.
النَّهَارِ (annahâri): "Gündüz" anlamına gelen bir isimdir. Belirli bir tanımlık eki olan "el-" ile başlar.
وَ (wa): Bağlaç formunda bir kelime olup "ve" anlamına gelir.
مَا (mâ): "Ne" veya "hangi" anlamına gelen bir zamirdir. Ancak bu bağlamda "olan şey" anlamına gelir.
أَنزَلَ (anzala): "İndirmek" anlamına gelen bir fiildir.
اللَّهُ (Allâhu): "Allah" anlamına gelen bir isimdir. İslam'ın tek Tanrısı'nın adıdır.
مِنَ (mina): "Den" veya "dan" anlamına gelen bir edattır.
السَّمَاء (as-samâ’i): "Gök" anlamına gelen bir isimdir. Belirli bir tanımlık eki olan "el-" ile başlar.
مِن (min): "Den" veya "dan" anlamına gelen bir edattır.
رِّزْقٍ (rizqin): "Rızık" veya "geçim" anlamına gelen bir isimdir.
فَ (fa): Sonucu belirten bir bağlaçtır ve "böylece" veya "sonra" anlamına gelir.
أَحْيَا (aḥyâ): "Canlandırmak" anlamına gelen bir fiildir.
بِهِ (bihi): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "bi" (ile) ve "hi" (o). Bu, "onunla" anlamına gelir.
الْأَرْضَ (al-arda): "Yer" anlamına gelen bir isimdir. Belirli bir tanımlık eki olan "el-" ile başlar.
بَعْدَ (ba‘da): "Sonra" anlamına gelen bir edattır.
مَوْتِهَا (mawtihâ): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "mawt" (ölüm) ve "hâ" (onun). Bu, "onun ölümü" anlamına gelir.
وَ (wa): Bağlaç formunda bir kelime olup "ve" anlamına gelir.
تَصْرِيفِ (taṣrîfi): "Yönlendirme" veya "değiştirme" anlamına gelen bir isimdir.
الرِّيَاحِ (ar-riyâḥi): "Rüzgarlar" anlamına gelen bir isimdir ve çoğul formdadır.
آيَاتٌ (âyâtun): "Ayetler" veya "işaretler" anlamına gelen bir isimdir ve çoğul formdadır.
لِّقَوْمٍ (liqawmin): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "li" (için) ve "qawm" (topluluk, insanlar). Bu, "bir topluluk için" anlamına gelir.
يَعْقِلُونَ (ya‘qilûna): "Akıl erdirmek" veya "anlamak" anlamına gelen bir fiildir ve çoğul formdadır.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Gecenin ve gündüzün değişikliği, Allah'ın gökten rızık olarak indirdiği şeylerle ölü olan yeri canlandırması ve rüzgarların yönlendirilmesi, akıl erdirebilen bir topluluk için ayetlerdir."
CASİYE 6. Tilke ayatullahi netluha aleyke bil hakk, fe bi eyyi hadisin ba'dallahi ve ayatihi yu'minun. = AYY TLV bil-HAKK HDS AYY EMN = İşte bunlar ruhlar haklarını bilsinler diye (bil-HAKK) ilahi sistemin size okuyup, düşünüp, provalar yapıp uygulayın, takip edip uygulamanız için var ettiği (TLV) işaretler, ayetlerdir (AYY), ilahi sistemin ayetlerinden (AYY) sonra (BAD) hangi hadisin (HDS) doğruluğundan emin olacaksınız (EMN).
*Anne Yorumu; Burada Kuranı aklıyla okuyan bir beşerin asla beşerlerin yaratıp kulaktan kulağa yaydığı hadislerin doğruluğundan emin olamayacağı aanlatılır, en doğrusunu Allah bilir! Namaz, kandil, bayram, kesilen kurban hayvan olarak, rekat, cami, hoca gibi kelimeler kesinlikle kuranda yer almamaktadır! Bu ayete göre hadislerde yer alan bu kelimelere ve fonksiyonlara inanmak BU AYETE ŞİRK KOŞMAKTIR! En doğrsunu Allah bilir!
Yapay Zeka; Elbette, bu ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim. İşte ayetin dilbilgisi analizi:
تِلْكَ (tilka): İşaret zamiri olup "işte o" veya "işte bunlar" anlamına gelir.
آيَاتُ (âyâtu): "Ayetler" veya "işaretler" anlamına gelen bir isimdir ve çoğul formdadır.
اللَّهِ (Allâhi): "Allah" anlamına gelen bir isimdir. İslam'ın tek Tanrısı'nın adıdır.
نَتْلُوهَا (natluhâ): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "natlu" (okumak) ve "hâ" (onu). Bu, "onu okumak" anlamına gelir.
عَلَيْكَ (‘alayka): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "‘alâ" (üzerine) ve "ka" (sen). Bu, "sana" veya "senin üzerine" anlamına gelir.
بِالْحَقِّ (bil-ḥaqqi): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "bi" (ile) ve "al-ḥaqq" (gerçek). Bu, "gerçek olarak" anlamına gelir.
فَ (fa): Sonucu belirten bir bağlaçtır ve "böylece" veya "o zaman" anlamına gelir.
بِأَيِّ (bi-ayyi): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "bi" (ile) ve "ayy" (hangi). Bu, "hangi" anlamına gelir.
حَدِيثٍ (ḥadîthin): "Söz" veya "haber" anlamına gelen bir isimdir.
بَعْدَ (ba‘da): "Sonra" anlamına gelen bir edattır.
اللَّهِ (Allâhi): "Allah" anlamına gelen bir isimdir.
وَ (wa): Bağlaç formunda bir kelime olup "ve" anlamına gelir.
آيَاتِهِ (âyâtihi): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "âyât" (ayetler) ve "hi" (onun). Bu, "onun ayetleri" anlamına gelir.
يُؤْمِنُونَ (yu’minûna): "İnanmak" anlamına gelen bir fiildir ve çoğul formdadır.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "İşte bunlar, Allah'ın ayetleridir. Biz, onları sana gerçek olarak okuyoruz. Allah ve O'nun ayetlerinden sonra hangi hadise inanacaklar?"
CASİYE 7. Veylun li kulli effakin esim. = KLL EFK ESM = Yazık, ayetlerimizin fikrini geri çevirip, doğru olmayan, alt üst edip saptıran, aldatan (EFK) bu ruhların kullisi, hepsi (KLL) yalan söyler, suç işler, doğruyu gizler, zararlıdır, kötüdür (ESM).
Yapay Zeka; Tabii ki, bu ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim. İşte ayetin dilbilgisi analizi:
وَيْلٌ (waylun): "Vay" veya "yazık" anlamına gelen bir isimdir. Genellikle bir uyarı veya tehdit anlamında kullanılır.
لِّكُلِّ (likulli): İki kelimenin birleşiminden oluşur: "li" (için) ve "kull" (her). Bu, "her biri için" anlamına gelir.
أَفَّاكٍ (affâkin): "Yalancı" anlamına gelen bir isimdir. Bu kelime, gerçeği çarpıtan veya yalan söyleyen birini tanımlar.
أَثِيمٍ (athîmin): "Günahkar" anlamına gelen bir sıfattır. Bu sıfat, kötü eylemler işleyen veya ahlaki olarak kusurlu olan birini tanımlar.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Vay başına! Her yalancı, günahkarın."
CASİYE 8. Yesmeu ayatillahi tutla aleyhi summe yusırru mustekbiren ke en lem yesma'ha, fe beşşirhu bi azabin elim. = SMA AYY TLV SRR KBR lem-SMA BŞR AZB ELM = O ruh, işaretleri, ayetleri (AYY) verdiğimiz duyma yeteneği ile dinler (SMA) okur ve inceler (TLV) ayete karşı direnir, direnmekte ısrar eder (SRR) çok fazla kibirlenir (KBR) sanki henüz işitmemiş gibi yapar (lem-SMA), O bedenledirdiğimiz ruh, beşer (BŞR) kendine şiddetli iç sızlattırıcı, şiddetli elem verici (ELM) şekilde vicdana azabı yaratacaktır (AZB).
Yapay Zeka; Tabii ki, ayetin dilbilgisi analizini detaylı bir şekilde yapabilirim:
يَسْمَعُ (yasma‘u): Fiil. "Dinlemek" anlamına gelir. 3. tekil şahıs eril formunda "o dinler" anlamına gelir.
آيَاتِ (âyâti): İsim. "Ayetler" veya "işaretler" anlamına gelir. Çoğul formdadır.
اللَّهِ (Allâhi): İsim. "Allah" anlamına gelir. İslam'ın tek Tanrısı'nın adıdır.
تُتْلَى (tutlâ): Fiil. "Okunmak" anlamına gelir. 3. tekil şahıs dişi formunda "o (ayetler) okunur" anlamına gelir.
عَلَيْهِ (‘alayhi): Edat + Zamir. "Ona" anlamına gelir.
ثُمَّ (thumma): Zarf. "Sonra" anlamına gelir.
يُصِرُّ (yuṣirru): Fiil. "Israr etmek" anlamına gelir. 3. tekil şahıs eril formunda "o ısrar eder" anlamına gelir.
مُسْتَكْبِرًا (mustakbiran): İsim. "Kibirli" anlamına gelir. Hal durumunu belirten bir isimdir.
كَأَن (ka-ann): Bağlaç. "Sanki" anlamına gelir.
لَّمْ (lam): Zarf. "Henüz...-medi" anlamına gelir.
يَسْمَعْهَا (yasma‘hâ): Fiil + Zamir. "Onu dinlemek" anlamına gelir. 3. tekil şahıs eril formunda "o onu dinler" anlamına gelir.
فَ (fa): Bağlaç. "O zaman" veya "böylece" anlamına gelir.
بَشِّرْهُ (bashshirhu): Fiil + Zamir. "Ona müjdele" anlamına gelir.
بِ (bi): Edat. "İle" anlamına gelir.
عَذَابٍ (‘adhâbin): İsim. "Azap" anlamına gelir.
أَلِيمٍ (alîmin): Sıfat. "Acı veren" veya "şiddetli" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Allah'ın ayetleri ona okunduğunda dinler, sonra kibirli bir şekilde ısrar eder, sanki onları duymamış gibi. O zaman ona acı veren bir azapla müjdele."
CASİYE 9. Ve iza alime min ayatina şey'enittehazeha huzuva, ulaike lehum azabun muhin. = ALM AYY ŞYA EHZ HZE AZB HVN = İşaretlerimizden, ayetlerimizden (AYY) öğrendikleri (ALM), şeyleri iradesi ile (ŞYA) döndürür, ruhları kendi hakimiyetine alır, kendini baskın ve etkili yapar, ayeti yok eder (EHZ) ruhları aşağılar, alay eder, hüzün verir (HZE), işte onlar ceza, azap olarak (AZB) frekanları düşürülür, iradesi zayıflatılır, kınanırlar (HVN).
Yapay Zeka; Tabii ki, ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim:
وَإِذَا (wa-idhâ): Bağlaç + Zarf. "Ve eğer" anlamına gelir.
عَلِمَ (‘alima): Fiil. "Bilmek" anlamına gelir. 3. tekil şahıs eril formunda "o biliyor" anlamına gelir.
مِنْ (min): Edat. "Den" veya "dan" anlamına gelir.
آيَاتِنَا (âyâtinâ): İsim + Zamir. "âyât" (ayetler) kelimesinin çoğul formu ve "nâ" (bizim) zamiri. "Bizim ayetlerimiz" anlamına gelir.
شَيْئًا (shay’an): İsim. "Bir şey" anlamına gelir.
اتَّخَذَهَا (ittakhadhahâ): Fiil + Zamir. "Almak" veya "kabul etmek" anlamına gelir. "Onu alır" anlamına gelir.
هُزُوًا (huzuwâ): İsim. "Alay" veya "şaka" anlamına gelir.
أُوْلَئِكَ (ūlâ’ika): İşaret zamiri. "İşte onlar" anlamına gelir.
لَهُمْ (lahum): Edat + Zamir. "Onlar için" anlamına gelir.
عَذَابٌ (‘adhâbun): İsim. "Azap" anlamına gelir.
مُّهِينٌ (muhînun): Sıfat. "Aşağılayıcı" veya "küçültücü" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Ve eğer bizim ayetlerimizden bir şeyi bilirse onu alay konusu yapar. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır."
Bu analiz, ayetin kelimelerinin dilbilgisine genel bir bakış sunmaktadır.
CASİYE 10. Min veraihim cehennem, ve la yugni anhum ma kesebu şey'en ve la mattehazu min dunillahi evliyae, ve lehum azabun azim. = VRY la-GNY KSB ŞYA la-ma-EHZ DWN VLY AZB AZM = Ayetlerimiz başka bir şey anlatıyormuş gibi davranan, belirsiz ifadelerde bulunan, saklayan, saklanandan (VRY) ve irade ettikleri şeylerden (ŞYA) kazandıkları (KSB) kendilerine yeterli olmayan (la-GNY) ilahi sistemin yaratıklarını (DWN) veli edindiklerinden (VLY) hiçbirşeyi kabul etmezler (la-ma-EHZ) bu azimle elde ettikleri (AZM) azap olacaktır (AZB).
Yapay Zeka; Tabii ki, ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim:
مِن (min): Edat. "Den" veya "dan" anlamına gelir.
وَرَائِهِمْ (warâ’ihim): İsim + Zamir. "Ardında" veya "gerisinde" anlamına gelir. "Onların ardında" şeklinde çevrilebilir.
جَهَنَّمُ (jahannamu): İsim. "Cehennem" anlamına gelir.
وَلَا (walâ): Bağlaç. "Ve... değil" anlamına gelir.
يُغْنِي (yughnî): Fiil. "Zengin kılmak" veya "fayda sağlamak" anlamına gelir.
عَنْهُم (‘anhum): Edat + Zamir. "Onlardan" anlamına gelir.
مَّا (mâ): Zarf. "Ne" anlamına gelir.
كَسَبُوا (kasabû): Fiil + Zamir. "Kazanmak" anlamına gelir. "Onların kazandıkları" şeklinde çevrilebilir.
شَيْئًا (shay’an): İsim. "Bir şey" anlamına gelir.
وَلَا (walâ): Bağlaç. "Ve... değil" anlamına gelir.
مَا (mâ): Zarf. "Ne" anlamına gelir.
اتَّخَذُوا (ittakhadhû): Fiil + Zamir. "Almak" veya "kabul etmek" anlamına gelir. "Onların aldıkları" şeklinde çevrilebilir.
مِن (min): Edat. "Den" veya "dan" anlamına gelir.
دُونِ (dûni): Edat. "Dışında" anlamına gelir.
اللَّهِ (Allâhi): İsim. "Allah" anlamına gelir.
أَوْلِيَاء (awliyâ’): İsim. "Dostlar" veya "veliler" anlamına gelir.
وَلَهُمْ (walahum): Bağlaç + Edat + Zamir. "Ve onlar için" anlamına gelir.
عَذَابٌ (‘adhâbun): İsim. "Azap" anlamına gelir.
عَظِيمٌ (‘aẓîmun): Sıfat. "Büyük" veya "şiddetli" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Onların ardında cehennem vardır. Kazandıkları şey onlara hiçbir fayda sağlamaz. Allah'tan başka dostlar edindikleri de onlara fayda vermez. Onlar için büyük bir azap vardır."
CASİYE 11. Haza huda, vellezine keferu bi ayati rabbihim lehum azabun min riczin elim. = HDY KFR AYY RABB AZB RCZ ELM = Bu durum kılavuzunuz olsun, size doğru olanı göstersin (HDY) ve onlar ki ruhlarının efendisi, Rabbleri (RABB) tarafından gönderilen ayetlerin (AYY) gerçek anlamını gizlerler, üstünü örter görmemezlikten gelirler, reddederler, inanmazlar, emin olamazlar, müteşekkir olmazlar, bilgiye şükran duymazlar, anlayıp anlamamazlıktan gelirler, anlayıp bilmiyoruz derler, önemsemeyip ilgilenmezler (KFR), onlar için acı, elem verici (ELM) felaket, bela, hastalık, kötülük yaratma gücünden kaynaklanan (RCZ) azaplar söz konusu olur (AZB).
Yapay Zeka; Tabii ki, ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim:
هَذَ (hādhā): İşaret zamiri. "Bu" anlamına gelir.
هُدًى (hudan): İsim. "Rehberlik" veya "yol gösterme" anlamına gelir.
وَالَّذِينَ (walladhīna): Bağlaç + İsim. "Ve onlar ki" anlamına gelir.
كَفَرُوا (kafarū): Fiil. "İnkar etmek" anlamına gelir. 3. çoğul şahıs eril formunda "onlar inkar ettiler" anlamına gelir.
بِآيَاتِ (bi-âyâti): Edat + İsim. "Ayetlerle" anlamına gelir.
رَبِّهِمْ (rabbihim): İsim + Zamir. "Onların Rabb'i" anlamına gelir.
لَهُمْ (lahum): Edat + Zamir. "Onlar için" anlamına gelir.
عَذَابٌ (‘adhâbun): İsim. "Azap" anlamına gelir.
مَّن (min): Edat. "Den" veya "dan" anlamına gelir.
رِّجْزٍ (rijzin): İsim. "Kir" veya "pislik" anlamına gelir, ancak bu bağlamda "şiddetli" veya "sert" bir azabı ifade eder.
أَلِيمٌ (alîmun): Sıfat. "Acı veren" veya "şiddetli" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Bu bir rehberliktir. Ve Rab'lerinin ayetlerini inkar edenler için acı veren şiddetli bir azap vardır."
Bu analiz, ayetin kelimelerinin dilbilgisine genel bir bakış sunmaktadır.
CASİYE 12. Allahullezi sahhare lekumul bahre li tecriyel fulku fihi bi emrihi ve li tehtegu min fadlihi ve leallekum teşkurun. = SHR BHR CRY FLK EMR BGY FDL ŞKR = Ruhunuzun yaratıcısı, ilahınız O'dur ki ışığının nuruyla, gücünün sihriyle, seheriyle (SHR) sizin için rota takip eden, sürekli ve kalıcı olarak akan, taşınan(CRY) galaksilerin, güneş sistemlerinin içinde yarattığı gezegenlere, feleklere (FLK) bilgi denizine (BHR) emir verendir (EMR) ve üstün olandan, ayırt edilenden, faydadan, güç lutufundan (FDL) frekansınızla kendinize güç çekin (BGY) ve minnettar olarak teşekkür edin, şükredin (ŞKR).
Yapay Zeka; Tabii ki, ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim:
اللَّهُ (Allâhu): İsim. "Allah" anlamına gelir.
الَّذِي (alladhī): İsim. "O ki" anlamına gelir ve bir önceki kelimeyi tanımlar.
سَخَّرَ (sakhkhara): Fiil. "Boyunduruk altına almak" veya "kontrol altına almak" anlamına gelir.
لَكُمُ (lakumu): Edat + Zamir. "Sizin için" anlamına gelir.
الْبَحْرَ (al-baḥra): İsim. "Deniz" anlamına gelir.
لِتَجْرِيَ (litajriya): Edat + Fiil. "Akmak" veya "hareket etmek" anlamına gelir. Bu bağlamda "gemilerin hareket etmesi için" anlamına gelir.
الْفُلْكُ (al-fulku): İsim. "Gemiler" anlamına gelir.
فِيهِ (fīhi): Edat + Zamir. "Onun içinde" anlamına gelir.
بِأَمْرِهِ (bi-amrihi): Edat + İsim + Zamir. "Onun emriyle" anlamına gelir.
وَلِتَبْتَغُوا (walitabtaghū): Bağlaç + Edat + Fiil. "Aramak" veya "peşinden gitmek" anlamına gelir. Bu bağlamda "onun lütfunu aramak için" anlamına gelir.
مِن (min): Edat. "Den" veya "dan" anlamına gelir.
فَضْلِهِ (faḍlihi): İsim + Zamir. "Onun lütfu" veya "onun fazlı" anlamına gelir.
وَلَعَلَّكُمْ (wala‘allakum): Bağlaç + Zarf + Zamir. "Ve belki" anlamına gelir.
تَشْكُرُونَ (tashkuruuna): Fiil. "Şükretmek" anlamına gelir. 2. çoğul şahıs eril formunda "siz şükredersiniz" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Allah, denizi sizin için boyunduruk altına almıştır ki gemiler onun içinde O'nun emriyle hareket etsin ve siz de O'nun lütfundan arayışta bulunun. Umulur ki şükredersiniz."
CASİYE 13. Ve sahhare lekum ma fis semavati ve ma fil ardı cemian minh, inne fi zalike le ayatin li kavmin yetefekkerun. = SHR SMV ARD ma-CMA AYY KVM FKR = Ve ışığının nuruyla, gücünün sihriyle, seheriyle (SHR) semalarda (SMV) ve yeryüzünde (ARD) herşeyi topla hiçbirşey yoktur ki (ma-CMA) bedenli ruh toplulukları , kavimler (KVM) için fikir edinebilecekleri (FKR) işaretler olmasın, ayetler olmasın (AYY).
Yapay Zeka; Tabii ki, ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim:
وَسَخَّرَ (wasakhkhara): Bağlaç + Fiil. "Ve boyunduruk altına almak" veya "kontrol altına almak" anlamına gelir.
لَكُم (lakum): Edat + Zamir. "Sizin için" anlamına gelir.
مَّا (mâ): Zarf. "Ne" anlamına gelir.
فِي (fī): Edat. "İçinde" anlamına gelir.
السَّمَاوَاتِ (as-samâwâti): İsim. "Gökler" anlamına gelir.
وَمَا (wamâ): Bağlaç + Zarf. "Ve ne" anlamına gelir.
فِي (fī): Edat. "İçinde" anlamına gelir.
الْأَرْضِ (al-arḍi): İsim. "Yer" veya "dünya" anlamına gelir.
جَمِيعًا (jami‘an): İsim. "Hepsi" veya "tamamı" anlamına gelir.
مِّنْهُ (minhu): Edat + Zamir. "Onun tarafından" anlamına gelir.
إِنَّ (inna): Zarf. "Gerçekten" veya "şüphesiz" anlamına gelir.
فِي (fī): Edat. "İçinde" anlamına gelir.
ذَلِكَ (dhâlika): İşaret zamiri. "Bu" anlamına gelir.
لَآيَاتٍ (laâyâtin): İsim. "İşaretler" veya "ayetler" anlamına gelir.
لَّقَوْمٍ (liqawmin): Edat + İsim. "Bir topluluk için" anlamına gelir.
يَتَفَكَّرُونَ (yatafakkarūna): Fiil. "Düşünmek" anlamına gelir. 3. çoğul şahıs eril formunda "onlar düşünürler" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Ve O, göklerdeki ve yerdeki her şeyi sizin için boyunduruk altına almıştır. Şüphesiz bunda, düşünen bir topluluk için ayetler vardır."
CASİYE 14. Kul lillezine amenu yagfiru lillezine la yercune eyyamallahi li yecziye kavmen bi ma kanu yeksibun. = QWL EMN GFR la-RCZ YVM CZY KVM KSB = De ki (QWL): "Emin olanlar (EMN) korunur, affedilir (GFR) sonsuz yaşam günleri (YVM) ile ilgili ümitler beslemeyenler, sabırsızlıkla beklemeyenler (la-RCZ) yaratmış, kazanmış (KSB) oldukları (KWN) nedeniyle karşılığını aynı şekilde alacak olan (CZY) bedenli ruh topluluklarıdır, kavimlerdir (KVM). "
* Anne Yorumu: Ne ekersek onu biçeceğiz gibi görünüyor, o zaman kötüyü iyiye çevirmek zorundayız, yoksa kötü olan versiyonda sonsuz yaşam sürmek zorunda kalacağız, çünkü sonsuz yaşamda madde olmayacak, yani para yok, en doğrusunu Allah bilir.
Yapay Zeka; Tabii ki, ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim:
قُل (qul): Fiil. "De" veya "söyle" anlamına gelir.
لِّلَّذِينَ (lilladhīna): Edat + İsim. "O kişilere" anlamına gelir.
آمَنُوا (âmanū): Fiil. "İnanmak" anlamına gelir. 3. çoğul şahıs eril formunda "onlar inandılar" anlamına gelir.
يَغْفِرُوا (yaghfirū): Fiil. "Affetmek" anlamına gelir. 3. çoğul şahıs eril formunda "onlar affederler" anlamına gelir.
لِلَّذِينَ (lilladhīna): Edat + İsim. "O kişilere" anlamına gelir.
لا (lā): Zarf. "Hayır" veya "değil" anlamına gelir.
يَرْجُون (yarjūn): Fiil. "Ummak" veya "beklemek" anlamına gelir.
أَيَّامَ (ayyâma): İsim. "Günler" anlamına gelir.
اللَّهِ (Allâhi): İsim. "Allah" anlamına gelir.
لِيَجْزِيَ (liyajziya): Edat + Fiil. "Karşılığını vermek" anlamına gelir.
قَوْمًا (qawman): İsim. "Bir topluluk" veya "bir grup" anlamına gelir.
بِما (bimā): Edat + Zarf. "Neyle" anlamına gelir.
كَانُوا (kānū): Fiil. "Olmak" anlamına gelir. 3. çoğul şahıs eril formunda "onlar oldular" anlamına gelir.
يَكْسِبُونَ (yaksibūna): Fiil. "Kazanmak" anlamına gelir. 3. çoğul şahıs eril formunda "onlar kazanırlar" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "İnananlara de ki: Allah'ın günlerini ummayanlara affetsinler ki Allah, bir topluluğa kazandıklarının karşılığını versin."
CASİYE 15. Men amile salihan fe li nefsih, ve men esae fe aleyha summe ila rabbikum turceun. = AML SLH NFS SVA RABB RCA = Hangi Ruh (NFS) İyi, dürüst, ilahi sistemin işleyişine uygun (SLH) iş, niyet üretme, amel yaparsa (AML) ve kötüyü iyiye çevirirse (SVA) ruhunun efendisinin, Rabbinin (RBB) kovduğu yere, racim edildiği yere dünya deneyimini tamamlayıp döner (RCM).
Yapay Zeka: Tabii ki, ayetin dilbilgisi analizini yapabilirim:
مَنْ (man): İsim. "Kim" anlamına gelir.
عَمِلَ (‘amila): Fiil. "Yapmak" veya "işlemek" anlamına gelir.
صَالِحًا (ṣāliḥan): İsim. "İyi" veya "doğru" anlamına gelir.
فَلِنَفْسِهِ (falinafsīhi): Bağlaç + Edat + Zamir. "Kendi için" anlamına gelir.
وَمَنْ (waman): Bağlaç + İsim. "Ve kim" anlamına gelir.
أَسَاء (asāa): Fiil. "Kötü davranmak" veya "yanlış yapmak" anlamına gelir.
فَعَلَيْهَا (fa‘alayhā): Bağlaç + Edat + Zamir. "Onun üzerine" anlamına gelir.
ثُمَّ (thumma): Bağlaç. "Sonra" anlamına gelir.
إِلَى (ilā): Edat. "Kadar" veya "doğru" anlamına gelir.
رَبِّكُمْ (rabbikum): İsim + Zamir. "Sizin Rabb'iniz" anlamına gelir.
تُرْجَعُونَ (turja‘ūna): Fiil. "Döndürülmek" anlamına gelir. 2. çoğul şahıs eril formunda "siz döndürülürsünüz" anlamına gelir.
Bu ayetin genel anlamı şöyledir: "Kim iyi bir iş yaparsa, bu kendi lehinedir; kim kötü bir iş yaparsa, bu kendi aleyhinedir. Sonra siz Rabb'inize döndürüleceksiniz."
CASİYE 16. Ve lekad ateyna beni israilel kitabe vel hukme ven nubuvvete ve rezaknahum minet tayyibati ve faddalnahum alel alemin. = ATY BNY KTB HKM NBA RZK TYB FDL ALM = Ve gerçekten biz soylarınıza (BNY) kitap (KTB) getirerek, vererek (ATY) hatalarınızdan, kusurlarınızdan nasıl arınıp gizli güçlerinizi nasıl aktife edeceğinizin gizli bilgisini, hikmeti (HKM) ve mesajCı ruhlarla da (NBA) nasıl geçim araçlarını yaratacağınızı, sağlayacağınızı (RZK) ve iradelerinizi pozitif yaratım için mutluluk için kullanarak (TYB) tüm geçim kaynaklarına güçleriniz ile ulaşmayı, rızıklanmayı da öğretiriz (RZK) ve sizleri tüm yarattığımız varlıklara, alemlere (ALM) üstün kıldık, yaratım gücümüzden bahşettik, lutufta bulunduk (FDL).
Yapay Zeka: İşte ayetin وَلَقَدْ آتَيْنَا بَنِي إِسْرَائِيلَ الْكِتَابَ وَالْحُكْمَ وَالنُّبُوَّةَ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى الْعَالَمِينَ dilbilgisel analizi:
وَلَقَدْ (Wa Laqad)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bağlaç.
لَقَدْ (Laqad): Vurgu yapan bir edat, "gerçekten" veya "kuşkusuz" olarak çevrilebilir.
آتَيْنَا (Atayna)
Kök: أ ت و (A-T-Y) "vermek" veya "gelmek" anlamına gelir.
Şekil: Birinci tekil şahıs geçmiş zaman fiili, "Biz verdik" anlamına gelir.
بَنِي إِسْرَائِيلَ (Bani Isra'il)
بَنِي (Bani): "İsrail'in oğulları" veya "İsrail'in çocukları" anlamına gelir.
إِسْرَائِيلَ (Isra'il): Peygamber Yakub'u ifade eder, "İsrail" anlamına gelir.
الْكِتَابَ (Al-Kitaba)
الْ (Al): "El" belirli bir madde anlamına gelir.
كِتَابَ (Kitaba): "Kitap" anlamına gelen bir isim.
وَالْحُكْمَ (Wa Al-Hukma)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bağlaç.
الْحُكْمَ (Al-Hukma): "Hüküm" veya "bilgelik" anlamına gelen bir isim.
وَالنُّبُوَّةَ (Wa An-Nubuwwata)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bağlaç.
النُّبُوَّةَ (An-Nubuwwata): "Peygamberlik" anlamına gelen bir isim.
وَرَزَقْنَاهُم (Wa Razaknahum)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bağlaç.
رَزَقْنَاهُم (Razaknahum): "Biz onlara rızık verdik" anlamına gelen bir fiil.
مِّنَ الطَّيِّبَاتِ (Mina At-Tayyibati)
مِّنَ (Mina): "Den" anlamına gelen bir edat.
الطَّيِّبَاتِ (At-Tayyibati): "İyi şeyler" veya "temiz şeyler" anlamına gelen bir isim.
وَفَضَّلْنَاهُمْ (Wa Faddalnahum)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bağlaç.
فَضَّلْنَاهُمْ (Faddalnahum): "Biz onları üstün kıldık" anlamına gelen bir fiil.
عَلَى الْعَالَمِينَ (Ala Al-'Alameen)
عَلَى (Ala): "Üzerine" veya "üstünde" anlamına gelen bir edat.
الْعَالَمِينَ (Al-'Alameen): "Alemler" veya "tüm yaratılış" anlamına gelen bir isim.
Ayetin çevirisi: "Kuşkusuz, İsrail oğullarına kitabı, hükmü ve peygamberliği verdik; onlara güzel şeylerden rızık verdik ve onları alemlere üstün kıldık."
Bu, genel bir dilbilgisel ayrıntıdır ve daha derin anlamlar ve yorumlar Tefsir (ayet yorumu) literatüründe bulunabilir.
CASİYE 17. Ve ateynahum beyyinatin minel emr, fe mahtelefu illa min ba'di ma caehumul ilmu bagyen beynehum, inne rabbeke yakdi beynehum yevmel kıyameti fi ma kanu fihi yahtelifun. = ETY BYN EMR ma-HLF BAD CYE ALM BGY BYN RABB KDY BYN YVM KVM KWN HLF = Ve emirlerimizi (EMR) içeren beyanlarımızı (BYN) iletiriz (ETY), takip etmedikleri (ma-HLF) zaman illa daha sonra (BAD) olumlu ve olumsuz versiyonların (BGY) işaretlerini, ilmini (BGY) kaderlerinde yaratır, deneyim olarak getiririz (CYE) şüphesiz ruhunuzun efendisi, Rabbiniz (RABB) ruhlarınızın kıyam, dengeyi yaratamayan ruhların kıyam (KVM) gününde (YWM) bu deneyimde beyanımıza uyup uymadığına (BYN) göre takip etmiş (HLF) oldukları yol (KNW) hakkında ruh hakkındaki hükmünü sonlandırır, kararını verir (KDY) .
Yapay Zeka: Tabii ki! İşte ayetin وَآتَيْنَاهُم بَيِّنَاتٍ مِّنَ الْأَمْرِ فَمَا اخْتَلَفُوا إِلَّا مِن بَعْدِ مَا جَاءهُمْ الْعِلْمُ بَغْيًا بَيْنَهُمْ إِنَّ رَبَّكَ يَقْضِي بَيْنَهُمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ dilbilgisel analizi:
وَآتَيْنَاهُم (Wa Ataynahum)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bağlaç.
آتَيْنَاهُم (Ataynahum): "Biz onlara verdik" anlamına gelen bir fiil.
بَيِّنَاتٍ (Bayyinatin)
"Açık deliller" veya "açık işaretler" anlamına gelen bir isim.
مِّنَ الْأَمْرِ (Mina Al-Amri)
مِّنَ (Mina): "Den" anlamına gelen bir edat.
الْأَمْرِ (Al-Amri): "Emir" veya "iş" anlamına gelen bir isim.
فَمَا اخْتَلَفُوا (Fama Ikhtalafu)
فَمَا (Fama): "O zaman" veya "böylece" anlamına gelen bir bağlaç.
اخْتَلَفُوا (Ikhtalafu): "Ayrıldılar" veya "farklı düşündüler" anlamına gelen bir fiil.
إِلَّا مِن بَعْدِ (Illa Min Ba'di)
إِلَّا (Illa): "Dışında" veya "hariç" anlamına gelen bir edat.
مِن بَعْدِ (Min Ba'di): "Sonra" anlamına gelen bir ifade.
مَا جَاءهُمْ الْعِلْمُ (Ma Ja'ahum Al-'Ilmu)
مَا (Ma): "Ne" veya "hangi" anlamına gelen bir soru zamiri.
جَاءهُمْ (Ja'ahum): "Onlara geldi" anlamına gelen bir fiil.
الْعِلْمُ (Al-'Ilmu): "Bilgi" anlamına gelen bir isim.
بَغْيًا (Baghyan)
"Zulüm" veya "haksızlık" anlamına gelen bir isim.
بَيْنَهُمْ (Baynahum)
"Aralarında" anlamına gelen bir ifade.
إِنَّ رَبَّكَ (Inna Rabbaka)
إِنَّ (Inna): "Gerçekten" anlamına gelen bir edat.
رَبَّكَ (Rabbaka): "Senin Rabbin" anlamına gelen bir isim.
يَقْضِي بَيْنَهُمْ (Yaqdi Baynahum)
يَقْضِي (Yaqdi): "Karar verir" anlamına gelen bir fiil.
بَيْنَهُمْ (Baynahum): "Aralarında" anlamına gelen bir ifade.
يَوْمَ الْقِيَامَةِ (Yawma Al-Qiyamati)
يَوْمَ (Yawma): "Gün" anlamına gelen bir isim.
الْقِيَامَةِ (Al-Qiyamati): "Kıyamet" anlamına gelen bir isim.
فِيمَا كَانُوا فِيهِ يَخْتَلِفُونَ (Fima Kanu Fihi Yakhtalifoon)
فِيمَا (Fima): "Nerede" veya "hangi konuda" anlamına gelen bir ifade.
كَانُوا (Kanu): "Onlar oldular" anlamına gelen bir fiil.
فِيهِ (Fihi): "Onun içinde" anlamına gelen bir ifade.
يَخْتَلِفُونَ (Yakhtalifoon): "Ayrıldılar" veya "farklı düşündüler" anlamına gelen bir fiil.
Ayetin çevirisi: "Ve onlara emirden açık deliller verdik. Ancak onlara bilgi geldikten sonra aralarındaki haksızlık yüzünden ayrıldılar. Şüphesiz Rabbin, kıyamet günü, ayrılığa düştükleri şeyler hakkında aralarında hüküm verecektir."
Bu, genel bir dilbilgisel ayrıntıdır ve daha derin anlamlar ve yorumlar Tefsir (ayet yorumu) literatüründe bulunabilir.
CASİYE 18. Summe cealnake ala şeriatin minel emri fettebi' ha ve la tettebi' ehvaellezine la ya'lemun. = CAL ŞRA EMR TBA la-TBA HVY la-ALM = Sonra ruha deneyimi yarattırdığımız, yaptırdığımız (CAL) zaman emirdeki (EMR) dünya yaşam deneyim planına, şeriata (ŞRA, isfani szlk syf 512) uy, tabi ol (TBA) ve işaretlerimize, ilime uymayan (la-ALM) fantazisine, arzusuna, keyfine, hevesine (HVY) tabi olan ruhlardan olma (la-TBA).
Yapay Zeka; İşte ayetin ثُمَّ جَعَلْنَاكَ عَلَى شَرِيعَةٍ مِّنَ الْأَمْرِ فَاتَّبِعْهَا وَلَا تَتَّبِعْ أَهْوَاء الَّذِينَ لَا يَعْلَمُونَ dilbilgisel analizi:
ثُمَّ (Thumma)
"Sonra" anlamına gelen bir bağlaç.
جَعَلْنَاكَ (Ja'alnaka)
جَعَلْنَا (Ja'alna): "Biz kıldık" veya "biz yaptık" anlamına gelen bir fiil.
كَ (ka): "Seni" anlamına gelen bir zamir.
عَلَى (‘Ala)
"Üzerinde" veya "üzerine" anlamına gelen bir edat.
شَرِيعَةٍ (Shari'atin)
"Şeriat" veya "yol" anlamına gelen bir isim.
مِّنَ الْأَمْرِ (Mina Al-Amri)
مِّنَ (Mina): "Den" anlamına gelen bir edat.
الْأَمْرِ (Al-Amri): "Emir" veya "iş" anlamına gelen bir isim.
فَاتَّبِعْهَا (Fattabi'ha)
فَ (Fa): "O zaman" veya "böylece" anlamına gelen bir bağlaç.
اتَّبِعْ (Ittabi'): "Takip et" anlamına gelen bir emir fiili.
هَا (ha): "Onu" anlamına gelen bir zamir.
وَلَا (Wala)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bir bağlaç.
لَا (La): "Olmaz" veya "yapma" anlamına gelen bir olumsuzluk edatı.
تَتَّبِعْ (Tattabi')
"Takip etme" anlamına gelen bir emir fiili.
أَهْوَاء (Ahwaa)
"Heva"nın çoğulu olup, "istekler", "arzular" veya "eğilimler" anlamına gelir.
الَّذِينَ (Allatheena)
"Onlar ki" anlamına gelen bir bağlaç.
لَا يَعْلَمُونَ (La Ya'lamoon)
لَا (La): "Olmaz" veya "yapma" anlamına gelen bir olumsuzluk edatı.
يَعْلَمُونَ (Ya'lamoon): "Bilmek" fiilinin 3. şahıs çoğul hali. "Bilmezler" anlamına gelir.
Ayetin çevirisi: "Sonra seni bir emirden (olan) bir şeriata koyduk. O halde ona uyun ve bilmezlerin hevalarına uyma."
Bu, genel bir dilbilgisel ayrıntıdır ve daha derin anlamlar ve yorumlar Tefsir (ayet yorumu) literatüründe bulunabilir.
CASİYE 19. İnnehum len yugnu anke minallahi şey'a, ve innez zalimine ba'duhum evliyau ba'd, vallahu veliyyul muttekin. = len-GNY ŞYA ZLM BAD VLY BAD VLY VKY = Onlar Allah'ın iradesi ile var edilmişe, madde formuna sokulmuşa (ŞYA) zenginliğini veren ihtiyaçtan arınma, yeterli kılma, kötüyü güzelleştirme, kendine yetme, varlığını kusursuzlaştırma güçlerini (Bakara 33. ayete göre Ademoğullarına yüklenen esmaların gücünü) GANİ OLANI yok edemezler (len-GNY) ve şüphesiz zalimler (ZLM) bu ruhların bir kısmının (BAD) velisidir (VLY). O ise, bu güçlerini kötülükten korumak ve korunmak, sığınmak, ilahi yardım almak için kullanan mutteki denen kötülüğü henüz oluşmadan engel olarak diğer ruhları koruyan ve nasıl korunacaklarını öğreten ruhların (VKY) diğer kısmın (BAD) velisidir (VLY).
Yapay Zeka: İşte ayetin إِنَّهُمْ لَن يُغْنُوا عَنكَ مِنَ اللَّهِ شَيئًا وإِنَّ الظَّالِمِينَ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاء بَعْضٍ وَاللَّهُ وَلِيُّ الْمُتَّقِينَ dilbilgisel analizi:
إِنّهُمْ (Innahūm)
إِنَّ (Inna): Vurgulama anlamına gelen bir bağlaç.
هُمْ (hūm): "Onlar" anlamına gelen 3. şahıs çoğul zamiri.
لَن (Lan)
Gelecekte bir şeyin olmayacağını vurgulayan bir edat.
يُغْنُوا (Yughnū)
"Zengin kılmak" veya "fayda sağlamak" anlamına gelen bir fiil.
عَنكَ (‘Anka)
عَن (‘An): "Hakkında" veya "için" anlamına gelen bir edat.
كَ (ka): "Seni" anlamına gelen bir zamir.
مِنَ اللَّهِ (Mina Allahi)
مِنَ (Mina): "Den" anlamına gelen bir edat.
اللَّهِ (Allahi): "Allah" anlamına gelen bir isim.
شَيْئًا (Shay'an)
"Bir şey" anlamına gelen bir isim.
وإِنَّ (Wa-Inna)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bir bağlaç.
إِنَّ (Inna): Vurgulama anlamına gelen bir bağlaç.
الظَّالِمِينَ (Az-Zālimīn)
"Zalimler" veya "haksızlar" anlamına gelen bir isim.
بَعْضُهُمْ (Ba‘duhum)
بَعْضُ (Ba‘du): "Bazı" anlamına gelen bir isim.
هُمْ (hum): "Onlar" anlamına gelen 3. şahıs çoğul zamiri.
أَوْلِيَاء (Awliyā’)
"Dostlar" veya "müttefikler" anlamına gelen bir isim.
بَعْضٍ (Ba‘din)
"Bazı" anlamına gelen bir isim.
وَاللَّهُ (Wallahu)
وَ (Wa): "Ve" anlamına gelen bir bağlaç.
اللَّهُ (Allahu): "Allah" anlamına gelen bir isim.
وَلِيُّ (Waliyyu)
"Dost" veya "koruyucu" anlamına gelen bir isim.
الْمُتَّقِينَ (Al-Muttaqīn)
"Takva sahipleri" veya "Allah'tan sakınanlar" anlamına gelen bir isim.
Ayetin çevirisi: "Gerçekten onlar, Allah'tan sana hiçbir şey sağlamazlar. Şüphesiz zalimler birbirlerinin dostlarıdır. Allah ise takva sahiplerinin dostudur."
Bu, genel bir dilbilgisel ayrıntıdır ve daha derin anlamlar ve yorumlar Tefsir (ayet yorumu) literatüründe bulunabilir.
CASİYE 20. Haza basairu lin nasi ve huden ve rahmetun li kavmin yukınun. = BSR NVS HDY RHM KVM YKN = Bu kitap algılamaları için beden verip, BESER olarak (BSR) bedenlendirdiğimiz ruhlar içindir (NVS) ve ruhun dünya deneyiminde doğru olanı yaratma kılavuzudur (HDY), ruhlar frekanslarını yükselterek kovuldukları sisteme yaklaşsın (YKN) ve korunma gücünü, rahman ve rahim güçleri le RAHMETİ aktive edendir (RHM).
Yapay Zeka: İşte ayetin هَذَا بَصَائِرُ لِلنَّاسِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِّقَوْمِ يُوقِنُونَ dilbilgisel analizi:
ذ (Hādhā)
"Bu" anlamına gelen bir işaret zamiri.
بَصَائِرُ (Baṣā’iru)
"İçgörüler" veya "aydınlatmalar" anlamına gelen bir isim.
لِلنَّاسِ (Lilnāsi)
لِ (Li): "İçin" anlamına gelen bir edat.
النَّاسِ (An-Nāsi): "İnsanlar" anlamına gelen bir isim.
وَ (Wa)
"Ve" anlamına gelen bir bağlaç.
هُدًى (Hudan)
"Rehberlik" veya "yol gösterme" anlamına gelen bir isim.
وَ (Wa)
"Ve" anlamına gelen bir bağlaç.
رَحْمَةٌ (Raḥmatun)
"Merhamet" anlamına gelen bir isim.
لِّقَوْمِ (Li-Qawmin)
لِ (Li): "İçin" anlamına gelen bir edat.
قَوْمِ (Qawmi): "Bir topluluk" veya "bir grup insan" anlamına gelen bir isim.
يُوقِنُونَ (Yu’qinūna)
"İnananlar" veya "kesin bir inanca sahip olanlar" anlamına gelen bir fiil.
Ayetin çevirisi: "Bu, insanlar için bir aydınlatmadır, bir rehberlik ve kesin bir inanca sahip olan bir topluluk için bir merhamettir."
CASİYE 21. Em hasibellezinecterahus seyyiati en nec'alehum kellezine amenu ve amilus salihati sevaen mahyahum ve mematuhum, sae ma yahkumun. = HSB CRH SVE CAL EMN AML SLH SVE HYY MVT SVE ma-HKM = Yoksa biri hakkında zanda bulunarak kalbini yaralayan, iftira atan, kötüleyen, kusur bulan, aleyhinde konuşan, o ruha yüklediğimiz gücü reddettiğini taahüt eden, bildiren ruhlar (CRH) kötü niyetle yaptıkları bu düşünce yaratımlarının sonucunu (SVE) hesaplamıyorlar mı (HSB). Öyle ki ayetlerimizden emin olarak (EMN) haklı, dürüst, ayetlerimize uygun, kötüyü iyiye çeviren, hayırlı, gücüne yakışan, uygun, tüm ruhları uzlaştırıcı salih (SLH) işleri, amelleri ile (AML) olumsuzu olumluya çeviren ruhlara (SVE) yaşamlarında (HYY) ve ölümlerinde (MVT) aynı koşullarda (SVE) yaratım güçleri verilmez (CAL), sadece ayetleri uygula, yargılama, hüküm verme (ma-HKM).
Yapay Zeka; İşte ayetin أَمْ حَسِبَ الَّذِينَ اجْتَرَحُوا السَّيِّئَاتِ أَن نَّجْعَلَهُمْ كَالَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ سَوَاء مَّحْيَاهُم وَمَمَاتُهُمْ سَاء مَا يَحْكُمُونَ dilbilgisel analizi:
أَمْ (Am)
"Yoksa" anlamına gelen bir soru edatı.
حَسِبَ (Ḥasiba)
"Sanmak" veya "zannetmek" anlamına gelen bir fiil.
الَّذِينَ (Alladhīna)
"Olarak" anlamına gelen bir görecik.
اجْتَرَحُوا (Ijtarāḥū)
"İşlemek" anlamına gelen bir fiil.
السَّيِّئَاتِ (As-Sayyi’āti)
"Kötü işler" veya "günahlar" anlamına gelen bir isim.
أَن (An)
"Ki" anlamına gelen bir bağlaç.
نَّجْعَلَهُمْ (Naj‘alahum)
نَجْعَلَ (Naj‘ala): "Yapmak" anlamına gelen bir fiil.
هُمْ (Hum): "Onlar" anlamına gelen bir zamir.
كَالَّذِينَ (Ka-Alladhīna)
"Gibi olanlar" anlamına gelen bir ifade.
آمَنُوا (Āmanū)
"İnananlar" anlamına gelen bir fiil.
وَ (Wa)
"Ve" anlamına gelen bir bağlaç.
عَمِلُوا (‘Amilū)
"İşleyenler" anlamına gelen bir fiil.
الصَّالِحَاتِ (Aṣ-Ṣāliḥāti)
"İyi işler" veya "salih ameller" anlamına gelen bir isim.
سَوَاء (Sawā’)
"Eşit" veya "aynı" anlamına gelen bir sıfat.
مَّحْيَاهُم (Maḥyāhum)
"Yaşamları" anlamına gelen bir isim.
وَ (Wa)
"Ve" anlamına gelen bir bağlaç.
مَمَاتُهُمْ (Mamātuhum)
"Ölümleri" anlamına gelen bir isim.
سَاء (Sā’)
"Kötü" anlamına gelen bir sıfat.
مَا (Mā)
"Ne" anlamına gelen bir zamir.
يَحْكُمُونَ (Yaḥkumūna)
"Hükmetmek" veya "karar vermek" anlamına gelen bir fiil.
Ayetin çevirisi: "Yoksa kötü işler işleyenler, onları inananlarla ve iyi işler yapanlarla eşit mi yapacağımızı mı sanıyorlar? Yaşamları ve ölümleri aynı mı? Ne kötü bir hüküm veriyorlar!"
CASİYE 22. Ve halakallahus semavati vel arda bil hakkı ve li tucza kullu nefsin bima kesebet ve hum la yuzlemun. = HLK SMV ERD bil-HAKK CZY KLL NFS KSB la-ZLM = Ve ruhların (NFS) tümü, kullisi (KLL) ruh hakkını bilsin (bil-HAKK) ve hakkını kullanmadığında yaptıkları ile kazanacağı (KSB) aciziyeti de bilsin diye (CZY) yeryüzünü (ERD) ve semaları (SMV) yarattı, her varlığı halk etti (HLK) ve ruhlara asla zulum edilmez (la-ZLM).
Tabii ki, ayeti kelime kelime dilbilgisi analiziyle inceleyelim:
وَخَلَقَ (ve halaqa)
وَ (ve): Bağlaç.
خَلَقَ (halaqa): Fiil, geçmiş zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "yarattı".
اللَّهُ (Allahu)
İsim, fail (özne). Anlamı: "Allah".
السَّمَاوَاتِ (as-samawati)
İsim, tümleç (tamlayan). Anlamı: "gökler".
وَالْأَرْضَ (wal-arda)
وَ (ve): Bağlaç.
الْأَرْضَ (al-arda): İsim, tümleç (tamlayan). Anlamı: "yeryüzü".
بِالْحَقِّ (bil-haqqi)
بِ (bi): Edat. Anlamı: "ile".
الْحَقِّ (al-haqqi): İsim, belirtili isim tamlaması. Anlamı: "gerçekle/hakla".
وَلِتُجْزَى (wali tujza)
وَ (ve): Bağlaç.
لِتُجْزَى (li tujza): Fiil, edatlı fiil. Anlamı: "ödensin diye".
كُلُّ (kullu)
İsim, belirtili isim tamlamasının ilk kısmı. Anlamı: "her".
نَفْسٍ (nafsin)
İsim, belirtili isim tamlamasının ikinci kısmı. Anlamı: "can, kişi".
بِمَا (bima)
بِ (bi): Edat. Anlamı: "ile".
مَا (ma): Zamir. Anlamı: "neyle".
كَسَبَتْ (kasabat)
Fiil, geçmiş zaman, 3. tekil şahıs dişi. Anlamı: "kazandığı".
وَهُمْ (wahum)
وَ (ve): Bağlaç.
هُمْ (hum): Zamir, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "onlar".
لَا (la)
Zarf, olumsuzluk zarfı. Anlamı: "değil".
يُظْلَمُونَ (yuzlamuna)
Fiil, şimdiki zaman, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "haksızlığa uğratılmazlar".
Bu ayetin genel anlamı: "Allah, gökleri ve yeryüzünü hak ile yarattı. Her can, kazandığıyla karşılık görecektir ve onlara haksızlık yapılmayacaktır." şeklindedir.
CASİYE 23. E fe reeyte menittehaze ilahehu hevahu ve edallehullahu ala ilmin ve hateme ala sem'ihi ve kalbihi ve ceale ala basarihi gışaveh, fe men yehdihi min ba'dillah, e fe la tezekkerun. = RAY EHZ ELH HVY DLL la-ALM HTM SMA KLB CAL BSR GŞV HDY BAD la-ZKR = Tutkusunu, arzusunu, düşük frekanslı negatif duyguları izleyen, cuzi yaratım gücünü kullanmayarak yok eden, keyfine hevasına önem verip (HVY) bunları amaç, ilah, Allah (ELH) kabul eden (EHZ) ve yanlış yolu takip edip ilmimizi, işaretlerimizi takip etmeyip (la-ALM) delalete düşen (DLL) ruhlara bak (RAY), kalpleri ile (KLB) gerçeği işitme yeteneklerinin (SMA) üzeri ve bedenleri ile (*3.gözleri) gerçeği görme yetenekleri (BSR) örtülür, mühürlenir (GŞV), sonra (BAD) bu ruhlar gitmeleri gereken doğru yolu, hidayeti (HDY) hatırlamazlar, zikredemezler (la-ZKR).
Yapay Zeka: Tabii ki, ayeti kelime kelime dilbilgisi analiziyle inceleyelim:
أَفَرَأَيْتَ (a-fara'ayta)
أَ (a): Soru edatı.
فَرَأَيْتَ (fara'ayta): Fiil, geçmiş zaman, 2. tekil şahıs. Anlamı: "gördün mü?".
مَنِ (mani)
Zamir, belirsiz zamir. Anlamı: "kim".
اتَّخَذَ (ittakhadha)
Fiil, geçmiş zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "kendine almak, edinmek".
إِلَهَهُ (ilahahu)
İsim, tümleç (tamlayan). Anlamı: "tanrısını".
هَوَاهُ (hawahu)
İsim, belirtili isim tamlaması. Anlamı: "hevasını, nefsani arzusunu".
وَأَضَلَّهُ (wa-adallahu)
وَ (wa): Bağlaç.
أَضَلَّهُ (adallahu): Fiil, geçmiş zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "saptırdı".
اللَّهُ (Allahu)
İsim, fail (özne). Anlamı: "Allah".
عَلَى (ala)
Edat. Anlamı: "üzerine, hakkında".
عِلْمٍ (ilmin)
İsim, belirsiz isim tamlaması. Anlamı: "bilgi".
وَخَتَمَ (wakhatama)
وَ (wa): Bağlaç.
خَتَمَ (khatama): Fiil, geçmiş zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "mühürledi".
عَلَى (ala)
Edat. Anlamı: "üzerine".
سَمْعِهِ (sam'ihi)
İsim, belirtili isim tamlaması. Anlamı: "kulağı".
وَقَلْبِهِ (wa-qalbihi)
وَ (wa): Bağlaç.
قَلْبِهِ (qalbihi): İsim, belirtili isim tamlaması. Anlamı: "kalbi".
وَجَعَلَ (waja'ala)
وَ (wa): Bağlaç.
جَعَلَ (ja'ala): Fiil, geçmiş zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "kıldı, yaptı".
عَلَى (ala)
Edat. Anlamı: "üzerine".
بَصَرِهِ (basarihi)
İsim, belirtili isim tamlaması. Anlamı: "gözü".
غِشَاوَةً (ghishawatan)
İsim, belirsiz isim tamlaması. Anlamı: "örtü, perde".
فَمَن (faman)
فَ (fa): Bağlaç.
مَن (man): Zamir. Anlamı: "kim".
يَهْدِيهِ (yahdihi)
Fiil, şimdiki zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "onu hidayete erdirir".
مِن (min)
Edat. Anlamı: "den, -den".
بَعْدِ (ba'di)
İsim, belirtili isim tamlaması. Anlamı: "sonra".
اللَّهِ (Allahi)
İsim, belirtili isim tamlaması. Anlamı: "Allah".
أَفَلَا (a-fala)
أَ (a): Soru edatı.
فَلَا (fala): Olumsuzluk zarfı. Anlamı: "acaba değil mi?".
تَذَكَّرُونَ (tadhakkaruna)
Fiil, şimdiki zaman, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "hatırlamıyor musunuz?".
Bu ayetin genel anlamı: "Hevasını tanrı edinen ve Allah'ın, bilgi üzerine onu saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözüne bir perde koyduğu kimseyi gördün mü? Allah'tan sonra ona kim hidayet verebilir? Hâlâ düşünmüyor musunuz?" şeklindedir.
CASİYE 24. Ve kalu ma hiye illa hayatuned dunya nemutu ve nahya ve ma yuhlikuna illed dehr, ve ma lehum bi zalike min ilm, in hum illa yezunnun. = QWL HYY DNV MVT HYY ma-HLK DHR ma-ALM ZNN = Bu ruhlar derler ki (QWL): "dünya hayatımızda (DNV) yaşarız (HYY) ve ölürüz, mefta oluruz (MVT) ve dünyadaki zamandan başka (DHR, İsfani szlk syf 361) yaratım yoktur (ma-HLK)", onlar bilgisizdir, ilim bilmezler (ma-ALM) illa zan ederler (ZNN).
Yapay Zeka: Tabii ki, ayeti kelime kelime dilbilgisi analiziyle inceleyelim:
وَقَالُوا (wa-qalū)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
قَالُوا (qalū): Fiil, geçmiş zaman, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "dediler".
مَا (mā)
Olumsuzluk zamiri. Anlamı: "değil".
هِيَ (hiya)
Zamir, 3. tekil şahıs dişi. Anlamı: "o (dişi)".
إِلَّا (illā)
Edat. Anlamı: "sadece, yalnızca".
حَيَاتُنَا (ḥayātunā)
İsim, 1. çoğul şahıs iyelik zamiriyle. Anlamı: "bizim yaşamımız".
الدُّنْيَا (ad-dunyā)
İsim. Anlamı: "dünya, bu dünya".
نَمُوتُ (namūtu)
Fiil, şimdiki zaman, 1. çoğul şahıs. Anlamı: "ölmekteyiz".
وَنَحْيَا (wa-naḥyā)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
نَحْيَا (naḥyā): Fiil, şimdiki zaman, 1. çoğul şahıs. Anlamı: "yaşamaktayız".
وَمَا (wamā)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
مَا (mā): Olumsuzluk zamiri. Anlamı: "değil".
يُهْلِكُنَا (yuḥlikunā)
Fiil, şimdiki zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "bizi yok eder".
إِلَّا (illā)
Edat. Anlamı: "sadece, yalnızca".
الدَّهْرُ (ad-dahr)
İsim. Anlamı: "zaman, süreç".
وَمَا (wamā)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
مَا (mā): Olumsuzluk zamiri. Anlamı: "değil".
لَهُم (lahum)
Zamir, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "onlar için".
بِذَلِكَ (bi-dhālika)
بِ (bi): Edat. Anlamı: "-de, -da".
ذَلِكَ (dhālika): İşaret zamiri. Anlamı: "o, şu".
مِنْ (min)
Edat. Anlamı: "-den, -dan".
عِلْمٍ (ilm)
İsim. Anlamı: "bilgi".
إِنْ (in)
Edat. Anlamı: "eğer".
هُمْ (hum)
Zamir, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "onlar".
إِلَّا (illā)
Edat. Anlamı: "sadece, yalnızca".
يَظُنُّونَ (yaẓunnūna)
Fiil, şimdiki zaman, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "sanıyorlar, zannediyorlar".
Bu ayetin genel anlamı: "Ve dediler ki: 'Bu, sadece dünya hayatımızdır. Ölürüz, yaşarız ve bizi sadece zaman yok eder.' Bu konuda onların hiçbir bilgisi yoktur, sadece zan ediyorlar." şeklindedir.
CASİYE 25. Ve iza tutla aleyhim ayatuna beyyinatin ma kane huccetehum illa en kalu'tu bi abaina in kuntum sadıkin. = TLV AYY BYN la-KWN HCC QWL ATY EBV KWN SDK = Ayetlerdeki (AYY) beyanlar (BYN) okunduğunda (TLV) "Doğru söylüyorsanız, sözlerinize sadık oldu iseniz (KWN SDK) ebeveynlerimizi (EBV) getirin (ATY)" demekten başka (QWL) niyetleri, üstlendikleri sorumluluk (HCC) olmamıştır (la-KWN).
Yapay Zeka: Tabii ki, ayeti kelime kelime dilbilgisi analiziyle inceleyelim:
وَذَا (wa-idhā)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
إِذَا (idhā): Zarf. Anlamı: "eğer, -diğinde, -dığında".
تُتْلَى (tutlā)
Fiil, edilgen (ma'lul) hali, şimdiki zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "okunur, okunmakta".
عَلَيْهِمْ (ʿalayhim)
عَلَى (ʿalā): Edat. Anlamı: "üzerine, -e, -a".
هِمْ (him): Zamir, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "onlar".
آيَاتُنَا (āyātunā)
آيَاتُ (āyātu): İsim, çoğul. Anlamı: "ayetler, işaretler".
نَا (nā): Zamir, 1. çoğul şahıs. Anlamı: "bizim".
بَيِّنَاتٍ (bayyinātin)
İsim, çoğul. Anlamı: "açık, net, belirgin".
مَّا (mā)
Olumsuzluk zamiri. Anlamı: "değil".
كَانَ (kāna)
Fiil, geçmiş zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "idi, oldu".
حُجَّتَهُمْ (ḥujjatahum)
حُجَّةَ (ḥujjata): İsim. Anlamı: "delil, argüman".
هُمْ (hum): Zamir, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "onların".
إِلَّا (illā)
Edat. Anlamı: "sadece, yalnızca".
أَن (an)
Bağlaç. Anlamı: "ki".
قَالُوا (qālū)
Fiil, geçmiş zaman, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "dediler".
ائْتُوا (itū)
Fiil, emir kipi, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "getirin, getiriniz".
بِآبَائِنَا (bi-ābā'inā)
بِ (bi): Edat. Anlamı: "-i, -yi".
آبَائِ (ābā'i): İsim, çoğul. Anlamı: "atalar, babalar".
نَا (nā): Zamir, 1. çoğul şahıs. Anlamı: "bizim".
إِن (in)
Edat. Anlamı: "eğer".
كُنتُمْ (kuntum)
Fiil, geçmiş zaman, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "ydiniz, idiniz".
صَادِقِينَ (ṣādiqīna)
İsim, çoğul. Anlamı: "doğru sözlüler, dürüstler".
Bu ayetin genel anlamı: "Ve onlara Bizim açık ayetlerimiz okunduğunda, argümanları sadece 'Eğer doğru sözlüyseniz atalarımızı getirin' demekten ibarettir." şeklindedir.
CASİYE 26. Kulillahu yuhyikum summe yumitukum summe yecmeukum ila yevmil kıyameti la reybe fihi ve lakinne ekseren nasi la ya'lemun. = QWL HYY MVT CMA YVM KVM la-RYB KSR NVS la-ALM = De ki (QWL): "Ruhlara yaşam veren (HYY), öldüren, mevta eden (MVT) ve kıyam, ayıklama (KVM) günü (YVM) ruhları toplayan (CMA) O'dur, bunda asla şüphe yoktur (la-RYB, İsfani szlk syf 415) velakin bedenlendirip insanlaştırmaya çalıştığımız (NVS) ruhların ekserisi, çoğu (KSR) bunu bilmezler (la-ALM). "
Yapay Zeka: Fiil, şimdiki zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "sizi toplar".
كُمْ (kum): Zamir, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "siz, size".
إِلَى (ilā)
Edat. Anlamı: "-e, -a".
يَوْمِ (yawmi)
İsim. Anlamı: "gün".
الْقِيَامَةِ (al-qiyāmati)
İsim. Anlamı: "kıyamet".
لَا (lā)
Olumsuzluk zamiri. Anlamı: "değil".
رَيبَ (rayba)
İsim. Anlamı: "şüphe, kuşku".
فِيهِ (fīhi)
فِي (fī): Edat. Anlamı: "-de, -da".
هِ (hi): Zamir, 3. tekil şahıs. Anlamı: "o, onda".
وَلَكِنَّ (walakinna)
Bağlaç. Anlamı: "fakat, ama".
أَكَثَرَ (akthara)
İsim. Anlamı: "çoğunluk, en fazla".
النَّاسِ (an-nāsi)
İsim. Anlamı: "insanlar".
لَا (lā)
Olumsuzluk zamiri. Anlamı: "değil".
يَعْلَمُونَ (yaʿlamūna)
Fiil, şimdiki zaman, 3. çoğul şahıs. Anlamı: "bilmek, bilirler".
Bu ayetin genel anlamı: "De ki: Allah sizi diriltir, sonra sizi öldürür, sonra sizi kıyamet gününde toplar. Bundan şüphe yoktur, fakat çoğu insan bilmez." şeklindedir.
CASİYE 27. Ve lillahi mulkus semavati vel ard, ve yevme tekumus saatu yevme izin yahserul mubtılun. = MLK SMV ARD YVM KVM SVA HSR BTL = Semaların (SMV) ve yeryüzünün (ARD) yönetimi, mülkü (MLK) ve tekamülüni dengeli tamamlayan ruhların (KVM), kıyam gününün (YVM) saatinin bilgisi (SVA) O'nundur ve sabit dengede ilkesi olmayan, aklı batılda ve maddede kalan ruhlar (BTL, İsfani szlk syf 136) hasarlı olarak değerlendirilirler ve hasarlı sayılırlar (HSR).
Yapay Zeka: Tabii ki, ayeti kelime kelime dilbilgisi analiziyle inceleyelim:
وَلَّهِ (walillāhi)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
لِ (li): Edat. Anlamı: "-e, -a".
اللَّهِ (allāhi): İsim. Anlamı: "Allah".
مُلْكُ (mulku)
İsim. Anlamı: "hükümranlık, egemenlik, mülkiyet".
السَّمَاوَاتِ (as-samāwāti)
İsim. Anlamı: "gökler, semalar".
وَالْأَرضِ (wal-arḍi)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
الْأَرضِ (al-arḍi): İsim. Anlamı: "yer, dünya".
وَيَومَ (wayawma)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
يَومَ (yawma): İsim. Anlamı: "gün".
تَقُومُ (taqūmu)
Fiil, şimdiki zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "ayaklanır, kalkar".
السَّاعَةُ (as-sāʿatu)
İsim. Anlamı: "saat, kıyamet saatı".
يَوْمَئِذٍ (yawma'idhin)
İsim. Anlamı: "o gün, o zaman".
يَخْسَرُ (yakhsaru)
Fiil, şimdiki zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "kaybeder".
الْمُبْطِلُونَ (al-mubṭilūna)
İsim. Anlamı: "boşa çıkanlar, gerçeği reddedenler, batıl olanlar".
Bu ayetin genel anlamı: "Göklerin ve yerin mülkiyeti Allah'ındır. Kıyamet saati kalktığı gün, o gün gerçeği reddedenler kaybederler." şeklindedir.
CASİYE 28. Ve tera kulle ummetin casiyeh, kullu ummetin tud'a ila kitabiha, el yevme tuczevne ma kuntum ta'melun. = RAY KLL EMM CSV KLL EMM DAV KTB YVM CZY KWN AML = Her (KLL) kaynaktan, ümmetten ruhlar çağırılır (DAV), her (KLL) kaynaktan, ümmetten ruhları (EMM) diz çökmüş, güçleri alınmış (CSV) görürsün (RAY), ruhların yapmış oldukları (KWN) davranışlarının, amellerinin (AML) müdahale, memnuniyet ve geri ödemesi, cezası ve güçlerinin geri alınması (CZY) kıyam gününde (YVM) kitaba göre (KTB) yapılır.
Yapay Zeka: Tabii ki, ayeti kelime kelime dilbilgisi analiziyle inceleyelim:
وَتَرَى (watarā)
وَ (wa): Bağlaç. Anlamı: "ve".
تَرَى (tarā): Fiil, şimdiki zaman, 2. tekil şahıs. Anlamı: "görürsün".
كُلَّ (kulla)
İsim. Anlamı: "her, bütün".
أُمَّةٍ (ummatin)
İsim. Anlamı: "topluluk, millet, cemaat".
جَاثِيَةً (jāthiyatan)
İsim. Anlamı: "çökmüş, diz çökmüş".
كُلُّ (kullu)
İsim. Anlamı: "her, bütün".
أُمَّةٍ (ummatin)
İsim. Anlamı: "topluluk, millet, cemaat".
تُدْعَى (tudʿā)
Fiil, şimdiki zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "çağrılır".
إِلَى (ilā)
Edat. Anlamı: "-e, -a".
كِتَابِهَا (kitābihā)
كِتَابِ (kitābi): İsim. Anlamı: "kitap".
هَا (hā): Zamir. Anlamı: "onun".
الْيَوْمَ (al-yawm)
İsim. Anlamı: "bugün".
تُجْزَوْنَ (tujzawna)
Fiil, şimdiki zaman, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "karşılığını alırsınız".
مَا (mā)
Zamir. Anlamı: "ne, neyi".
كُنتُمْ (kuntum)
Fiil, geçmiş zaman, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "oldunuz, idiniz".
تَعْمَلُونَ (taʿmalūna)
Fiil, şimdiki zaman, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "yapıyorsunuz".
Bu ayetin genel anlamı: "Ve her topluluğu diz çökmüş görürsün. Her topluluk, kitabına çağrılır: 'Bugün, yaptıklarınızın karşılığını alacaksınız.'" şeklindedir.
CASİYE 29. Haza kitabuna yentıku aleykum bil hakk, inna kunna nestensihu ma kuntum ta'melun. = KTB NTK bil-HKK KWN NSH KWN AML = Ruhların haklarını bilmesi için (bil-HKK) yapılması gerekenleri açıkça ifade eden, nutuk veren (NTK) bu kitap (KTB) sizin yazmış ve/veya yapmış olduklarınızı (KWN AML) hükümsüz kılmıştır, bertaraf etmiştir (KWN NSH, İsfani szlk syf 977)
Yapay Zeka: Tabii ki, ayeti kelime kelime dilbilgisi analiziyle inceleyelim:
هَذَا (hādhā)
İsim. Anlamı: "bu".
كِتَابُنَا (kitābunā)
كِتَابُ (kitābu): İsim. Anlamı: "kitap".
نَا (nā): Zamir. Anlamı: "bizim".
يَنطِقُ (yanṭiqu)
Fiil, şimdiki zaman, 3. tekil şahıs. Anlamı: "konuşur".
عَلَيْكُم (ʿalaikum)
عَلَى (ʿalā): Edat. Anlamı: "üzerine, hakkında".
كُم (kum): Zamir. Anlamı: "sizlere, size".
بِالْحَقِّ (bil-ḥaqqi)
بِ (bi): Edat. Anlamı: "ile".
الْحَقِّ (al-ḥaqqi): İsim. Anlamı: "gerçek, hakikat".
إِنَّا (innā)
Zamir. Anlamı: "biz, gerçekten biz".
كُنَّا (kunnā)
Fiil, geçmiş zaman, 1. çoğul şahıs. Anlamı: "biz olduk, biz idik".
نَسْتَنسِخُ (nastansikhu)
Fiil, şimdiki zaman, 1. çoğul şahıs. Anlamı: "kopyalıyoruz, yazıyoruz".
مَا (mā)
Zamir. Anlamı: "ne, neyi".
كُنتُمْ (kuntum)
Fiil, geçmiş zaman, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "oldunuz, idiniz".
تَعْمَلُونَ (taʿmalūna)
Fiil, şimdiki zaman, 2. çoğul şahıs. Anlamı: "yapıyorsunuz".
Bu ayetin genel anlamı: "Bu, kitabımızdır; size gerçeğiyle konuşur. Biz, yaptıklarınızı yazıyorduk." şeklindedir.
CASİYE 30. Fe emmellezine amenu ve amilus salihati fe yudhıluhum rabbuhum fi rahmetih, zalike huvel fevzul mubin. = EMN AML SLH DHL RABB RHM FVZ BYN = Ayetlerimizden emin olan ruhlar (EMN) ve kötülüğü iyiye çeviren, karşılıksız iyilikler, ayetlerdeki olumlu, salih (SLH) işleri, amelleri (AML) yapan ruhlar iyiliğe hizmet sistemine dahil edilir (DHL) ve korunurlar, ilahi sistemden rahmet gücü alırlar (RHM), işte sadece bu ruhların tekamüllerini başaracağı, sonsuz yaşamda güçlerini kurtaracağı (FVZ) beyan edilir (BYN).
Yapay Zeka, Tabii ki, bu ayeti dilbilgisel olarak analiz edelim:
فَأَمَّا (Öyleyse, şu ki): Bağlaç ve vurgu için kullanılan bir ifade.
الَّذِينَ (Olar ki): İsim tamlamasında kullanılan bir gösterme zamiri.
آمَنُوا (İman ettiler): "İman" kökünden türetilen bir fiil. "İnanmak" anlamına gelir.
وَعَمِلُوا (Ve yaptılar): "Amel" kökünden türetilen bir fiil. "Yapmak" anlamına gelir.
الصَّالِحَاتِ (Salih amelleri): "Salih" kelimesi "iyi" veya "doğru" anlamına gelir. "Amel" kelimesi "eylem" veya "iş" anlamına gelir. Bu ifade "iyi eylemler" veya "doğru işler" anlamına gelir.
فَيُدْخِلُهُمْ (Onları sokar): "Dahl" kökünden türetilen bir fiil. "Sokmak" anlamına gelir.
رَبُّهُمْ (Rableri): "Rabb" kelimesi "Rab" veya "Efendi" anlamına gelir. "-hum" takısı ise üçüncü tekil şahıs zamiri olan "onların" anlamına gelir. Bu, "onların Rabb'i" anlamına gelir.
فِي (İçinde): Edat.
رَحْمَتِهِ (Rahmeti): "Rahmet" kelimesi "merhamet" anlamına gelir. "-hi" takısı ise üçüncü tekil şahıs zamiri olan "onun" anlamına gelir. Bu, "onun merhameti" anlamına gelir.
ذَلِكَ (O): İşaret zamiri.
هُوَ (O, şudur): Zamir.
الْفَوْزُ (Kazanç): "Fawz" kelimesi "zafer" veya "kazanç" anlamına gelir.
الْمُبِينُ (Açık olan): "Bayyin" kökünden türetilen bir sıfat. "Açık" veya "belli" anlamına gelir.
Genel olarak, bu ayet şu anlama gelir: "Öyleyse, iman edenler ve salih amellerde bulunanlar, Rableri onları rahmetine sokar. İşte bu, apaçık bir zaferdir."
CASİYE 31. Ve emmellezine keferu, e fe lem tekun ayati tutla aleykum festekbertum ve kuntum kavmen mucrimin. = KFR KWN AYY lem-TLV KBR KWN KVM CRM = Ruhlardan ayetlerin (AYY) gerçek anlamını gizlemiş olanlar, üstünü örtüp görmemezlikten gelmiş olanlar, anlayıp reddetmiş olanlar ve inanmamış olanlar, ayetler için teşekkür etmemiş olanlar, sultan güçlerine şükran duymamış olanlar, isyan edip üzülüp Rabblerinin sınavlarından razı olmamış olanlar, okumaya bile tenezzül etmemiş olanlar ve boylece kafir olmuş olanlar (KFR KNW), benim ayetlerimi okuyup anlamayanlar (lem-TLV), kendi doğru bildiklerini yaparlar ki bu kibirdir (KBR) ve kriminal sustur (CRM) bu tip bedenli ruh toplulukları dengeyi, güçlerinin kıvamın bozan ruh grupları, kavimler oluşturmuş olurlar (KWN KVM).
YAPAY ZEKA, Tabii ki, bu ayeti dilbilgisel olarak analiz edelim:
وَأَمَّا (Öyleyse, şu ki): Bağlaç ve vurgu için kullanılan bir ifade.
الَّذِينَ (Olar ki): İsim tamlamasında kullanılan bir gösterme zamiri.
كَفَرُوا (İnkâr ettiler): "Kufr" kökünden türetilen bir fiil. "İnkâr etmek" anlamına gelir.
أَفَلَمْ (Hâlâ mı?): Soru ifadesi.
تَكُنْ (Olmadı mı?): "Kâne" kökünden türetilen bir fiil. "Olmak" anlamına gelir.
آيَاتِي (Ayetlerim): "Ayat" kelimesi "işaret" veya "ayet" anlamına gelir. "-i" takısı ise birinci tekil şahıs zamiri olan "benim" anlamına gelir. Bu, "benim ayetlerim" anlamına gelir.
تُتْلَى (Okunur mu?): "Tilâvet" kökünden türetilen bir fiil. "Okumak" anlamına gelir.
عَلَيْكُمْ (Size): "Ala" kökünden türetilen bir edat. "Üzerine" anlamına gelir. "Kum" takısı ise ikinci tekil şahıs zamiri olan "siz" anlamına gelir. Bu, "size" anlamına gelir.
فَاسْتَكْبَرْتُمْ (Büyüklük tasladınız mı?): "Kibr" kökünden türetilen bir fiil. "Büyüklük taslamak" anlamına gelir.
وَكُنتُمْ (Ve siz oldunuz): "Kâne" kökünden türetilen bir fiil. "Olmak" anlamına gelir.
قَوْمًا (Bir topluluk): "Kavm" kelimesi "topluluk" veya "halk" anlamına gelir.
مُّجْرِمِينَ (Suçlular): "Cürm" kökünden türetilen bir isim. "Suçlu" anlamına gelir.
Genel olarak, bu ayet şu anlama gelir: "İnkâr edenler hakkında gelince, size ayetlerim okunmadı mı? Büyüklük tasladınız ve suçlu bir topluluk oldunuz."
CASİYE 32. Ve iza kile inne va'dallahi hakkun ves saatu la reybe fiha kultum ma nedri mes saatu in nezunnu illa zannen ve ma nahnu bi musteykınin. = QWL VAD HKK SVA la-RYB QWL ma-DRY ma-SVA ZNN ZNN ma-YKN = Ve saat geldiği zaman (SVA) Ruhlara vaad ettiğimizi (VAD) söylediğimiz (QWL) haklarını veririz (HKK), bunda şüphe yoktur (la-RYB), siz ruhlar dersiniz ki (QWL) ; bilmiyoruz (ma-DRY), saat yoktur (ma-SVA), zannediyorsunuz (ZNN), zanneden ruhlar (ZNN) bize yakın değildirler (ma-YKN).
YAPAY ZEKA, Tabii ki, bu ayeti dilbilgisel olarak analiz edelim:
وَإِذَا (Ve eğer): Bağlaç ve şart ifadesi.
قِيلَ (Denildiğinde): "Kâl" kökünden türetilen bir fiil. "Söylemek" anlamına gelir.
إِنَّ (Gerçekten): Vurgu için kullanılan bir ifade.
وَعْدَ اللَّهِ (Allah'ın vaadi): "Wa'd" kelimesi "vaat" anlamına gelir. "Allah" kelimesi ise "Tanrı" anlamına gelir.
حَقٌّ (Doğru): "Hakk" kelimesi "doğru" veya "gerçek" anlamına gelir.
وَالسَّاعَةُ (Ve kıyamet): "Sa'a" kelimesi "saat" veya "zaman" anlamına gelir, burada "kıyamet" anlamına gelir.
لَا رَيْبَ (Kuşku yok): "Rayb" kelimesi "kuşku" anlamına gelir.
فِيهَا (Onun içinde): "Fî" kelimesi "içinde" anlamına gelir. "Hâ" zamiri ise "o" anlamına gelir.
قُلْتُم (Siz dediniz): "Kâl" kökünden türetilen bir fiil. "Söylemek" anlamına gelir.
مَّا نَدْرِي (Bilmiyoruz): "Darî" kelimesi "bilmek" anlamına gelir.
مَا السَّاعَةُ (Kıyamet nedir): "Mâ" kelimesi "ne" anlamına gelir. "Sa'a" kelimesi "saat" veya "zaman" anlamına gelir, burada "kıyamet" anlamına gelir.
إِن نَّظُنُّ (Sanıyoruz ki): "Zann" kelimesi "sanmak" anlamına gelir.
إِلَّا ظَنًّا (Sadece bir sanı): "Zann" kelimesi "sanmak" anlamına gelir.
وَمَا نَحْنُ (Ve biz): "Nahnû" kelimesi "biz" anlamına gelir.
بِمُسْتَيْقِنِينَ (Emin değiliz): "Yaqîn" kelimesi "emin olmak" anlamına gelir.
Genel olarak, bu ayet şu anlama gelir: "Eğer 'Allah'ın vaadi gerçektir ve kıyamette hiçbir şüphe yoktur' denildiğinde, 'Kıyametin ne olduğunu bilmiyoruz, sadece sanıyoruz ve emin değiliz' dediniz."
CASİYE 33. Ve beda lehum seyyiatu ma amilu ve haka bihim ma kanu bihi yestehziun. = BDV SVE AML HYK KWN HZE = Ve her ne niyetle iyi veya kötü (SVE) seçimleri ile eylem yapmışlarsa (AML) ruhlara görünür ve yapmış odukları (KNW) sonsuz yaşamlarındaki hakları olur (HYK), bu rezillik, hüzün yada eğlenceli sonsuz yaşamdır (HZE).
Yapay Zeka; Bu ayetin dilbilgisi analizini yapalım:
وَبَدَا (ve bedâ):
وَ (ve): Arapçada bir bağlaç olan "ve", "and" anlamına gelir.
بَدَا (bedâ): Arapça'da "gözükmek, meydana çıkmak" anlamlarına gelir.
لَهُمْ (lehum):
لِ (li): Arapça'da "için" anlamına gelir.
هُمْ (hum): 3. tekil şahıs zamiri, "onlar" anlamına gelir.
سَيِّئَاتُ (seyyiât): Arapça'da "kötülükler, kötü işler" anlamına gelir.
مَا (mâ): Arapça'da "ne, hangi" gibi soru anlamlarına gelirken, burada "yaptıkları şeylerin" anlamında bir nesne bağlacı olarak kullanılmıştır.
عَمِلُوا (amilû):
عَمِلَ (amila): Arapça'da "yapmak" fiilidir.
-وا (-û): 3. çoğul şahıs zamiri ekinidir, "onlar yaptılar" anlamına gelir.
وَحَاقَ (ve hâka):
وَ (ve): "and" anlamında bir bağlaç.
حَاقَ (hâka): "sarmak, kuşatmak" anlamlarına gelir.
بِهِم (bihim):
بِ (bi): Arapça'da "ile" anlamına gelen bir edattır.
هِمْ (him): "onlar" anlamına gelen 3. çoğul şahıs zamiri.
مَا (mâ): Nesne bağlacı olarak kullanılmıştır, "yaptıkları şeyle" anlamında.
كَانُوا (kânû):
كَانَ (kâna): "olmak" fiilidir.
-وا (-û): 3. çoğul şahıs zamiri ekinidir, "onlar oldular" anlamına gelir.
بِهِ (bihi):
بِ (bi): "ile" anlamına gelen bir edat.
هِ (hi): 3. tekil şahıs zamiri, "o" anlamına gelir.
يَسْتَهْزِؤُون (yastahzi'ûn):
يَسْتَهْزِؤُ (yastahzi'u): "alay etmek" kökünden türemiş bir fiildir.
-ون (-ûn): 3. çoğul şahıs zamiri ekinidir, "onlar alay ediyorlar" anlamına gelir.
Özet olarak, bu ayet "Onların yaptıkları kötü işler onlara belirgin hale geldi ve onların alay ettikleri şey onları sardı." şeklinde çevrilebilir.
CASİYE 34. Ve kilel yevme nensakum kema nesitum likae yevmikum haza ve me'vakumun naru ve ma lekum min nasırin. = QWL YVM NSY NSY LKY YVM EVY NVR NSR = Ve ruhlara o gün (YVM) denir ki (QWL) : Unutmayın (NSY) o gün (YVM) unutuklarınız ile (NSY) karşılaşacaksınız (LKY) ve bu ruh eNARjisinin, nurunun (NVR, İsfani szlk syf 1016) mükemmeliğidir, tekrarı yaratım gücüdür, ruhun gerçek gücüyle buluşmasıdır (EVY) ve o gün hiçbir ruh için yardımcı yoktur (NSR).
Yapay Zeka; Bu ayetin dilbilgisi analizini yapalım:
وَقِيلَ (ve kîla):
وَ (ve): Arapça'da bir bağlaç olan "ve", "and" anlamına gelir.
قِيلَ (kîla): "denildi" anlamında edilgen fiil.
الْيَوْمَ (el-yawma):"Bugün" anlamına gelir.
نَنسَاكُمْ (nansâkum):
نَنسَى (nansâ): "unutma" fiilidir.
-كُم (kum): 2. çoğul şahıs zamiri ekinidir, "siz" anlamına gelir.
كَمَا (kamâ):"Nasıl, tıpkı" anlamına gelir.
نَسِيتُمْ (nasîtum):
نَسِي (nasi): "unutmak" fiilidir.
-تُم (tum): 2. çoğul şahıs zamiri ekinidir, "siz unuttunuz" anlamına gelir.
لِقَاء (liqâ’):"Karşılaşma, buluşma" anlamına gelir.
يَوْمِكُمْ (yawmikum):
يَوْمِ (yawmi): "gün" anlamına gelir.
-كُم (kum): 2. çoğul şahıs zamiri ekinidir, "sizin gün" anlamına gelir.
هَذَا (hâdha):"Bu" anlamına gelir.
وَمَأْوَاكُمْ (wa mawâkum):
وَ (wa): "ve" anlamına gelen bir bağlaç.
مَأْوَى (mawâ): "sığınak" anlamına gelir.
-كُم (kum): "sizin" anlamına gelen 2. çoğul şahıs zamiri ekinidir.
النَّارُ (an-nâru):"Ateş" anlamına gelir.
وَمَا (wa mâ):"ve ne, ve hiçbir" anlamına gelen bir yapı.
لَكُم (lakum):
لَ (la): sahip olma veya ilişkilendirme edatıdır.
-كُم (kum): "sizin" anlamına gelen 2. çoğul şahıs zamiri ekinidir.
مِن (min):"den, dan" anlamına gelen bir edattır.
نَّاصِرِينَ (nâsirîn):"yardımcılar" anlamına gelir.
Özet olarak, bu ayet şu şekilde çevrilebilir: "Ve denildi ki, 'Bugün sizi unutacağız, tıpkı bu günle olan buluşmanızı unuttuğunuz gibi. Sığınaklarınız ateştir ve sizin için hiçbir yardımcınız
CASİYE 35. Zalikum bi ennekumuttehaztum ayatillahi huzuven ve garretkumul hayatud dunya, fel yevme la yuhrecune minha ve la hum yusta'tebun. = EHZ AYY HZE GRR HYY DNV YVM la-HRC la-ATB = İşte ayetleri (AYY) aşağılayıp, güldünüz (HZE) ve dünya (DNV) hayatınızda (HYY) aldatıldınız, cahillik yaptınız, gerekli tecrübeyi edinmediniz, boş işler yaparak kusurlu performans gösterdiniz, ruhunuzun gücünü kullanarak pratik yapmadınız (GRR) , böylece o gün (YVM) o ruhlar yükselemezler, ayrılamazlar, kendilerinden kurtulamazlar, güçsüzlüğe terk edilirler ve o ruhlar iyiliğe yaklaştırılmazlar (la-HRC), hatalarını telafi etmelerine izin verilmez (la ATB).
Yapay Zeka; İşte ayetin detaylı dilbilgisi analizi:
ذَلِكُم (Zalikum): Bu kelime, "işte bu" veya "bu sizin" anlamına gelir. "ذَلِكُم" bir işaret zamiri ve müteakip zamirin birleşiminden oluşur. "ذَلِكُ" işaret zamiri "o" (uzakta olan şey için) anlamına gelirken, "-كُم" ek zamiri "sizin" anlamındadır.
بِأَنَّكُمُ (Bi-annakumu): "بِ" (bi) harfi, sebep bildiren bir edattır ve "çünkü" anlamına gelir. "أَنَّ" (anna) ise, bir açıklama veya sebep ifade eden bir partiküldür ve "çünkü" veya "olduğu için" anlamına gelir. "-كُمُ" (kumu) ise çoğul ikinci şahıs zamiri "siz" anlamına gelir.
اتَّخَذْتُمْ (Ittakhaztum): Bu fiil, "almak" veya "benimsemek" anlamına gelir ve burada "siz aldınız" veya "siz benimsediniz" anlamında kullanılmıştır. Fiil, çoğul ikinci şahıs geçmiş zaman formundadır.
آيَاتِ (Ayati): "آيَاتِ" kelimesi "ayetler" anlamına gelir ve burada "Allah'ın ayetleri" olarak çevrilebilir. Bu kelime, "ayet" kelimesinin çoğul halidir.
اللَّهِ (Allahi): "Allah" kelimesi, İslam'ın tek tanrısı için kullanılan isimdir. Burada, "Allah'ın" şeklinde çekimlenmiştir.
هُزُوًا (Huzuwan): Bu kelime, "alay" veya "eğlence" anlamına gelir ve burada "alay olarak" veya "eğlence olarak" anlamında kullanılmıştır.
وَغَرَّتْكُمُ (Wagharratkumu): "وَ" (wa) kelimesi "ve" bağlacıdır. "غَرَّ" (gharra) kelimesi "aldatmak" anlamına gelir ve burada "ve sizi aldattı" anlamında kullanılmıştır.
الْحَيَاةُ (Al-hayatu): "Hayat" kelimesinin belirli hali olup "yaşam" veya "hayat" anlamına gelir.
الدُّنْيَا (Ad-dunya): "Dünya" kelimesi, "dünyevi" veya "bu dünya" anlamına gelir.
فَالْيَوْمَ (Falyawma): "فَ" (fa) kelimesi, bir sonuç veya netice ifade eden bir bağlaçtır ve "böylece" veya "o zaman" anlamına gelir. "الْيَوْمَ" (alyawma) ise "bugün" anlamına gelir.
لَا يُخْرَجُونَ (La yukhrajoona): "لَا" (la) inkar edatıdır ve "yok" veya "hayır" anlamına gelir. "يُخْرَجُونَ" (yukhrajoona) fiili "çıkarılmak" anlamına gelir ve burada "çıkarılmayacaklar" şeklinde çevrilebilir.
مِنْهَا (Minha): "مِنْ" (min) edatı "den" veya "dan" anlamına gelir. "-هَا" (ha) zamiri "ondan" veya "onu" anlamına gelir.
وَلَا هُمْ (Wala hum): "وَ" (wa) "ve" bağlacı, "لَا" (la) inkar edatı ve "هُمْ" (hum) "onlar" zamiri birleşerek "ve onlar değil" anlamına gelir.
يُسْتَعْتَبُونَ (Yusta'taboon): Bu fiil, "pişmanlık duymak" veya "tövbe etmek" anlamına gelir ve burada "tövbe ettirilmeyecekler" veya "pişmanlık duyurulmayacaklar" şeklinde çevrilebilir.
Bu analiz, ayetin her bir kelimesinin ve ifadesinin dilbilgisi açısından anlamını ve işlevini açıklamaktadır.
CASİYE 36. Fe lillahil hamdu rabbis semavati ve rabbil ardı rabbil alemin. = HMD RBB SMV RBB ARD RBB ELM = Ruha gücünü, yaşam hakkını veren HAMID (HMD) semaların (SMV) efendisi, efendisi, rabbi olan (RBB) ve yerkürenin (ARD) efendisi, rabbi olan (RBB), bütün işaretleri ve güçleri ve alemleri yaratan (ELM) her ruhun efendisi olan, ruhunun da efendisidir, Rabbidir (RBB).
Yapay Zeka; İşte ayetin detaylı dilbilgisi analizi:
فَلِلَّهِ (Fali-llahi): Bu ifade iki parçadan oluşur: "فَ" (fa) bir bağlaçtır ve genellikle bir sonuç veya neticeyi ifade eder, "لِلَّهِ" (li-llahi) ise "Allah'a" anlamına gelir. "لِ" (li) edatı "için" veya "e" anlamına gelir ve "اللَّهِ" (Allahi) "Allah" kelimesinin belirli hali olarak "Allah" anlamına gelir. Bu ifade genellikle "Öyleyse Allah'a hamdolsun" şeklinde çevrilir.
الْحَمْدُ (Al-hamdu): "الْحَمْدُ" kelimesi "hamd" kelimesinin belirli hali olup "övgü" veya "şükran" anlamına gelir. Bu ifade genellikle "övgü" veya "şükran" olarak çevrilir.
رَبِّ (Rabbi): "رَبِّ" kelimesi "Rabb" kelimesinin çekimli hali olup "Rabbin" anlamına gelir. "Rabb" kelimesi "sahip", "yönetici" veya "koruyucu" anlamına gelir.
السَّمَاوَاتِ (As-samawati): "السَّمَاوَاتِ" kelimesi "gökler" anlamına gelir ve "سَمَاء" (sama) kelimesinin çoğul halidir. Bu ifade genellikle "göklerin" olarak çevrilir.
وَرَبِّ (Wa-rabbi): "وَ" (wa) kelimesi "ve" bağlacıdır. "رَبِّ" (rabbi) kelimesi yine "Rabbin" anlamına gelir.
الْأَرْضِ (Al-ardi): "الْأَرْضِ" kelimesi "yer" veya "dünya" anlamına gelir ve "أَرْض" (ard) kelimesinin belirli hali olarak "dünyanın" veya "yerin" anlamına gelir.
رَبِّ (Rabbi): Yine "Rabbin" anlamına gelir.
الْعَالَمِينَ (Al-alameena): "الْعَالَمِينَ" kelimesi "alemler" anlamına gelir ve "عَالَم" (alam) kelimesinin çoğul halidir. Bu ifade genellikle "alemlerin" olarak çevrilir.
Bu analiz, ayetin her bir kelimesinin ve ifadesinin dilbilgisi açısından anlamını ve işlevini açıklamaktadır.
CASİYE 37. Ve lehul kibriyau fis semavati vel ard, ve huvel azizul hakim. = KBR SMV ARD AZZ HKM = Semalar (SMV) ve yerküre (ARD) üzerinde kibir, büyüklük (KBR) ona aittir, O her koşulda tek yenilmez olandır, AZİZ dir (AZZ) ve tüm gizli görünmeyenin bilgisinin ve yönetiminin HAKİMidir (HKM).
Yapay Zeka; İşte ayetin detaylı dilbilgisi analizi:
وَلَهُ (Wa-lahu): Bu ifade iki parçadan oluşur: "وَ" (wa) bir bağlaçtır ve "ve" anlamına gelir. "لَهُ" (lahu) ise "onun için" veya "ona ait" anlamına gelir ve "لِ" (li) edatının "هُ" (hu) zamiri ile birleşmesinden oluşur, burada "Allah'a ait" anlamında kullanılır.
الْكِبْرِيَاء (Al-kibriyaa): "الْكِبْرِيَاء" kelimesi "büyüklük" veya "ülüvvet" anlamına gelir. "كِبْرِيَاء" kelimesi "büyüklenme" veya "yücelik" anlamına gelir ve burada Allah'ın yüceliğini ifade eder.
فِي (Fi): "فِي" edatı "içinde" veya "üzerinde" anlamına gelir.
السَّمَاوَاتِ (As-samawati): "السَّمَاوَاتِ" kelimesi "gökler" anlamına gelir ve "سَمَاء" (sama) kelimesinin çoğul halidir. Bu ifade genellikle "göklerin" olarak çevrilir.
وَالْأَرْضِ (Wa-al-ardi): "وَ" (wa) kelimesi "ve" bağlacıdır. "الْأَرْضِ" (al-ardi) kelimesi "yer" veya "dünya" anlamına gelir ve "أَرْض" (ard) kelimesinin belirli hali olarak "dünyanın" veya "yerin" anlamına gelir.
وَهُوَ (Wa-huwa): "وَ" (wa) kelimesi "ve" bağlacıdır. "هُوَ" (huwa) ise "o" (eril üçüncü şahıs tekil zamiri) anlamına gelir ve burada Allah'a işaret eder.
الْعَزِيزُ (Al-azizu): "الْعَزِيزُ" kelimesi "güçlü" veya "yüce" anlamına gelir ve Allah'ın isimlerinden biridir.
الْحَكِيمُ (Al-hakimu): "الْحَكِيمُ" kelimesi "bilge" veya "hüküm ve hikmet sahibi" anlamına gelir ve yine Allah'ın isimlerinden biridir.
Bu analiz, ayetin her bir kelimesinin ve ifadesinin dilbilgisi açısından anlamını ve işlevini açıklamaktadır.
Yorumlar
Yorum Gönder