KAINATIN EN ZENGİNİNi DOST EDİNMEK İÇİN OKUYUN

Sevdiğiniz size koca bir buket çiçek hediye ediyor. Ve siz çok sevinip teşekkürler ediyorsunuz, düşünün dünya üzerindeki tüm çiçeklerin size hediye eden bir dostunuz olduğunu. Tüm çiçeklerden dev bir buket, rengarenk. Ve onların hepsini kendi yetiştirmiş. Ayrıca ev mi, al senin olsun diyor, araba mı o da senin, iş mi kurmak istiyorsun, tamam al sana ihtiyacın olan herşey diye önünüze seriyor. Tek istediği şey var sadece ona güvemeniz, ama koşulsuz güvenmek. Her yardıma ihtiyacınız olduğunda sadece ondan yardım istemenizi istiyor. Bir de eğer ondan değilde başka bir "insan" dan yardım isterseniz de, banane ne halin varsa gör diyor açık açık, çok ta üstümüze düşmüyor zorlamıyor yani illa ben diye. Ama eğer direk ondan bir şey istiyorsanız önünüze seriyor herşeyi ama bazen bir şey istiyorsunuz, ve diyor ki sana bu layık değil, sonra da daha güzelini veriyor ama biraz sabret ki temeli sağlam olsun sarsılmasın diyor, birde değerini anlaman ve kaybetmemen için de biraz eğitim veriyor öncesinde bu eğitimde biraz terletiyor da aslında, sonuçta tek isteği senin mutlu olman çünkü ondan istemişsin o yardımı ve o şeyi. 

Böyle bir dost işte. Bir de ölümsüzlük veriyor size. Sonsuz süper lüks bir yaşam için sizi yanına çağrıyor ama onun olduğu yerde hiç kötülük yok, herkes her şey sadece iyilik yapıyor ve iyilik dağıtıyor ve birbirine hizmet ediyor koşulsuz sevgi ile. Fridevs cenneti diye bir yer bu yaşadıkları yer, ölüm yok, kötü söz duyma ihtimali SIFIR. Köşkler de, dizi dizi hizmetkarlar emrinizde, bir de davetiye de diyor ki "bembeyaz giysili iri gözlü hizmetkarlar", köşkünüz mavmavi denizin üzerinde yüzüyor içindeki koltuklar ipekten yumuşacık diyor, içkileriniz nehirler şeklinde köşkünüzün etrafını donatmış. Köşkünüz en bilgili insanlar tarafından ziyaret ediliyor, arkadaşlarınızın her biri melek gibi, hiç mi kötü söz bilmez bunlar dedirtiyor size. 

Dert ve tasa, dedikodu, gözyaşı, aldatma, ihanet, kıskançlık, yalan, entrika yok, koşulsuz sevgi ve inanılmaz bir bolluk ve dahi ve süper zeki dostlarla dolu bir hayat. Kaybetme riskiniz SIFIR. Aldatılma olasılığınız SIFIR. Herkes sizi tutkuyla seviyor, mutluluk herşeyi altın gibi kaplamış. Dostunuzun size layık gördüğü bu yaşam için sadece koşulsuz sevgi ve koşulsuz güvene tüm kalbiniz ile inanıp, o düzeni bozacak hiçbirşey yapmamanız gerekiyor ki kurallar davetiyesinde ayrıntılı şekilde anlatılmış bu arada merak etmeyin. Kusursuz, hayal ötesi. Sıkılırmıyım diye bir düşünce sokuyor birşey aklınıza. OMG dünya dayım hala dedirtiyor size bu ses sonrasında, fikri susturan şey, ses neyse işte. Sizi kıskanan biri bu düşünceyi sokuveriyor aklınıza, oysa sizin davet edildiğiniz hayat daha önce hep hayal edip hiç tatmadığınız bir hayat çünkü. Şimdi o seslere kulaklarınızı tıkayın ve davet edildiğiniz bu hayatla ilgili tüm detayları size gönderilen o detaylı davetiyeyi iyice okuyun, oranın kurallarını iyice öğrenin ki, orada kimseyi huzursuz etmeyin. Kötülükten uzak olmanın koşulları var çünkü, kuralları. Eğer böyle bir yerde yaşamak ve hiç ölmeden sonsuza kadar huzur , lüks, bolluk, aşk ile yaşamak istiyorsanız bu kuralları iyice öğrenmeniz gerekiyor. Şuan ki yaşamın ne kadar yavan ve yalan olduğunu da anlatıyor davetiye. Niye güveneceksiniz bu davetiye ye gönderilene diye sormayın, siz kimlere güvenmediniz ki, neden O harika dostunuza bir şans vermiyorsunuz, delimisiniz kuzum siz? 

Tamam anladım, bu dünyada bir sürü sorununuz var, belki çoluk çocuk, iş güç bir sürü problem, o problemleri nasıl çözücem, onları çözmem gerekiyor önce ve sonra vaktim olursa belki okurum diyorsunuz, fantazi yapmanın sırasımı, sen kafayı yemişsin dediğinizi duyar gibiyim. İyi de davetiye de diyor ki "yarını düşünme" , evet kehf suresi 23 ve 24.ayetlerde bu yazıyor, resmen bunu diyor, "bana bırak" diyor. Nasıl yani diyorsunuz değil mi. O kadar zengin ve güçlü ki çözemediği problem yok, zaten sizin kendinize yarattığınız ve etrafınızdakiler yüzünden yaşadığınız problemleri de bana bırakın ben çözeyim, sizin için herşey yaparım diyen bir dost. Bana güvenin ben çözücem hemde hayal edemeyeceğiniz şekilde diyor ve ekliyor sabrederseniz görecekseniz, zaten o sözünden caymaz ki. Söz verdiyse OLMUŞ BİLİN. Söz veriyor zaten. Bana teslim edin probleminizi ve düşünmeyin diyor, siz davetiyedeki kuralları öğrenin, ben şuanki tüm problemlerinizi sadece BEN çözebilirim de diyor, imkansız diye bir şey yok onun lügatında, niye merak ediyorsunuz diyor bize, neden güvenmiyorsunuz bana diyor. Neden güvenmeyelim ki, kimlere güvenmedik şimdiye kadar, neden herkese şans verirken ona vermiyoruz, üstelik o çok daha zengin ve çok daha güçlü. İşte davetiye de bunlar da yazıyor. 

Davetiyeyi paylaşmak isterim sizinle, siz de gelin o davet edilen yere, O dev kalpli dostun sonsuz milyarlaca köşkü var orda, size de verir kösklerinden, komşu oluruz belki. Kalplerimizi arındırdıktan sonra, ki orada yaşayabilmenin tek koşulu bu davetiye de anlatılana göre bu tek koşul "koşulsuz sevgi ve koşulsuz güven", mutlu mutlu hep beraber yaşarız. Dostumuzun köşkleri bize verilecek, emrimizde dizi hizmetkarlarla üstelik, hepsi bizim olacak sonuçta. Delirmeyin derim. Ölmek yoksa neden ölümü bekliyorsunuz kuzum deli misiniz? Hadi "Allahaşkına" davetiyesini okuyun, kuralları anlayıp ve iyice öğrenelim ki hepimiz orada buluşalım hem de hepimiz. Ben çoktan okumaya başladım bile, bir de çok eğlenceli ve bilim dolu hikayeler var. Kuantum kuralları dahil her türlü çözümden de bahsetmiş üstelik. Ama herşey çok basit şekilde anlatılmış korkmayın. Sadece bazen "ne demek acaba bu" diye sorgulayıp düşünmek gerekiyor. Dizi seyretmekten çok daha heyecanlı ve eğlenceli valla.

Not: Davetiyenin linkini isteyenler yorumlara yazsınlar email adreslerini veya instagram accountlarını. göndereyim en azından bir göz atın. Sonsuz yaşamınızı garanti altına alın. Henüz geç kalmadığınızı sakın unutmayın, hepimiz ama hepimiz davetliyiz, kösklerimiz bizi bekliyor fridevs cennetinde, dostumuzun alt katında hemen, bodrum katında (dünyada) yaşamak çok sıkıcı davetiye de bize söz verilenleri okuyunca valla. 

Davetiyeden Bazı Referanslar:

Kehf 2. ve 3. ayetler: Allah Kuran'ı , kulu Muhammed'e, salih ameller gerçekleştiren mümünleri, Allah'tan gelecek şiddetli cezaya karşı uyarsın ve Kayyım ve Cennet ile müjdelesin diye indirdi. Ki Orada onlar sürelerce kalacaklardır. 

Kehf 7. ve 8.ayetler: Sakın boş yere üzülme. Çünkü Biz, öğrenci Ruhlardan kimlerin iman edip muhkem kurallarımıza uygun olumlu ameller gerçekleştireceğini, kimlerin şımarıp yanlış yola sapacağını ayırt etmek için, Dünyayı aldatıcı bir cazibe ve ziynet merkezi yapmışızdır. Ancak şunu da bilin ki, aynı zamanda Biz, yeryüzünü kupkuru, hiçbir cazibesi olmayan, çorak bir toprak haline sokabiliriz ve sokacağız da. 

Kehf 23. ve 24. ayetler: Sen de bu olaydan (7 uyurlar) ders çıkar ve bir şeyin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini bilmediğin hiçbir şey için "Allah dilerse, inşallah" diyerek (Rabbini an),  "Bunu yarın yapacağım" deme. Eğer "inşallah" demeyi unutursan, hatırladığında (duanın kabul edilmediğini anladığında), "Belki Rabbmim en yakın bir zamanda, beni bu sıkıntıdan kurtarır ve daha iyiye ulaştırır" diyerek O'nu an ve dua et. (EMIR CÜMLESİDİR)

Bakara Suresi, 25. ayet: Iman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızık olarak verilenlere benziyor" derler. Bu, onlara, (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada, onlar için tertemiz olumsuzluklardan arındırılmış dostlar/eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır.

Al-i İmran Suresi, 14., 15. ayet: Örneğin Allah, sizlerden özellikle erkeklerinize, kadınlara olan şehveti, çocukları, yığınlarla altın ve gümüşü, eğitilmiş atları, ekinler, mallar ve daha birçok Dünya nimetini çekici göstermiştir. Erkekleriniz bunlara bakarak kendilerini siz kadınlardan daha güçlü görmektedirler. Halbuki bunlar, dünya hayatının ancak aldatıcı ve geçici malzemeleridir. Dolayısı ile daha önce bunlara öncelik verip yanlış yolan sapanları (daha çok erkekleri) helak ettiğimizi hatırlayın ve aynı hataya düşmeyin. Çünkü esas ödül ve güzellikler dünyada olanlar değil (kandırmcalar değil) Allah'ın Cennet katında olanlardır. Ey Peygamber! Insanlara De ki: "Size çekici gelen o Dünya nimetlerinden daha hayırlısını size haber vereyim mi? Takva sahibi olanlarınız için, Rablerinin yanında içlerinden ırmaklar akan, içlerinde uzun süreler kalacakları Cennetler, bahçeler, tertemiz dostlar, aynı takva sahibi olan eşler ve sadece Allah'ın rızasını kazanmış olmaktan dolayı sonsuz murluluk vardır. Çünkü Allah, yarattıklarının tüm yaptıklarını hakkıyla görendir. 

Al-i İmran Suresi, 107. ayet: Yüzleri ak olanlar ise, Allah'ın rahmeti içinde olacaklar ve bu şekilde uzun süreler kalacaklar.

Al-i İmran Suresi, 135. ve 136. ayet: Yine bu kişiler bir olumsuzluk yaptıkları, yahut nefslerine mağlup olup kendilerine zarar veridklerinde, hemen işledikleri hatalarının affı için Allah'a dua etmeye, yalvarmaya başlarlar. Çünkü Allah'tan başka kimsenin günahlarını affetmeyeceğini bilirler ve bu bilinçle de günah işlemeye devam etmezler. Böylelerinin bu davranışlarının karşılığı, Rablerinden bağışlanma ve altlarından akan Cennetler olacak ve orada uzun süreler kalacaklardır. Allah'ın bildirdiği muhkem kurallara uygun olumlu ameller gerçekleştirme doğrultusunda davrananlarar verilecek en güzel nimet ve mükattır bu. 

Al-i İmran Suresi, 198. ayet: Ama Rablerine karşı tavka içinde olanlar için, içlerinden ırmaklar akan Cennet'ler olacaktır. Allah tarafından bir ödül olarak orada uzun süreler kalacaklardır. Şu gerçek bilinsin ki, aklını kullanıp doğru yolda olanlar için, Allah'ın yanında bulunan bu nimetler çok çok hayırlıdır ve güzeldir. 

Nisa Suresi, 57. ayet: İman eden ve bildirdiğimiz muhkem kurallara uygun olumlu amellerde bulunanlar ise içlerinden ırmaklar akan Cennet'lerde olacaklar ve orada kesinlikle sürelerce kalacaklardır. Orada günahları olmayan dostlar, arkadaşlar, eşler bulunacak ve birlikte yoğun bir mutluluk içinde yaşayacaklardır. 

Nisa Suresi, 122. ayet: İçinizden şeytana değil de, Allah'ın sözüne uyup iman edenler ve salih ameller (karşılıksız iyilik yapanlar) gerçekleştirenler, içlerinde nehirler akan Cennet'lere yerleştirilecekler ve orada sürelerce kalacaklardır. Şunu iyice bilin ki, Allah'ın vaadi gerçektir ve kesindir. Zaten Allah'tan başka sonunuz hakkında kesin doğru sözü kim söyleyebilir ki? 

Maide Suresi, 65. ayet: Hlbuki kitap sahipleri, kitaplarını okuyup anlayıp kitapta yazan muhkem kullara uyup iman edip takva (rablerine karşı sorumluluk) içinde olsalar, geçmiş günahlarını affedip onları bol nimetli, berektli Naiym Cennetlere yerleştirirdik. 

Maide Suresi, 84. ve 85. ayet: "Rabbimizin bizi iman edenler arasına katmasını istediğimize göre, neden Allah'a ve bize ulaştırdığı gerçeklere inanmayalım ki? Ve umarız ki, Allah bizi affeder ve salih (koşulsuz inanan) olmuş topluluklar arasına koyar." İŞte bu sözlerine karşılık olarak Allah onları, içlerinden ırmaklar akan ve sürelerce kalacakları Cennet'lere koyacaktır. Salih ameller (karşılıksız iyilik yapmak) işlemiş olamların karşılık ödülleri bu olacaktır. 

Maide Suresi, 119. ayet: Kıyamet gününde , İsa ile bu söyleşiden sonra, Allah şöyle buyuracak: "Bu özü sözü doğru olanlar, sözüne sadık olanların, sadakatlarının yarar sağlayacağı gündür." Ey İnsanlar! Şunu iyice bilin ki, böyleleri için, içlerinden ırmaklar akan, orada kesinlikle sürelece kalacakları Cennetler bulunmaktadır. Çünkü Allah onlardan, onlar da orada verdiği nimetler nedeniyle Allah'tan razı olmuşlardır. İşte gerçek başarı budur. 

Araf Suresi, 42. ayet: Gerçekte Biz hiçbir nefse kapasitesinin üstünde bir sorumluluk yüklemeyiz, insan bunu zaten başabilecek kapasitede yaratılmıştır. Bunlardan iman edip karşılıksız iyilik gerçekleştirenler, Cennet ehlidirler ve onlar orada sürelerce kalacaklardır. 

Araf Suresi, 43. ayet: İşte iman edip, salih ameller (karşılıksız iyilik) gerçekleştirmiş olup, kalplerinden olumsuz nefs duygularını çıkarmalarına yardımcı olduğumuz kullarımız, içlerinden nehirler akan, olumsuzluklardan arınmış olan Cennet ile müjdelenince, "Bizi bu mutluluğa ulaştıran Allah'a hamdolsun, şüküler olsun. Allah bizi hidayete iletmeseydi, bizim buraya gelmemizi sağlayan olumlu puanlarımızı alamazdık. Demek ki Rabbimizin elçileri bize gerçek ilahi bilgileri getirmişler." diyecekler. Ve onlara "Yapmış olduklarınıza karşılık olarak hak sahibi olduğunuz Cennet işte bu" denecektir. 

Araf Suresi, 44. ayet: Bu arada, Cennet halkı, Cehennem halkına şöyle diyecekler: "Biz, Rabbimizin bize söz vermiş olduğu Cennet gerçeğine kavuştuk. Peki, Rabbimizin size de söz verdiği Cehennemi gerçek olarak buldunuz mu?". Cehennem halkı cevaben, "Evet! Bulduk!" diyecekler. Ve aralarından biri " Allah'ın laneti, aklını ve gönül gözünü çalıştırmayan bizlerin ve bizi kandıran zalimlerin üzerine olsun!" diye bağıracaktır. 

Araf Suresi, 46. ayet: Cennet ve cehennem arasında bir ayırıcı engel bulunmaktadır. Ve mahşer günüünde, ikisinin de tam orta yerinde olan Araf'ta hesabın yapıldığı ve tanıyıp ayırma yerinde bazı görevliler = melekler bekliyor olacaklar. Araf'taki bu görevliler, Cenneti hak edenleri ve Cehennemi hak edenleri yüzlerine bakarak tanıyacaklar. Akabinde, mutlu bir manzara içindeki Cenneti hak edenlere "Barış ve Mutluluk üzerinizde olsun" diye sesleneceklerdir. Böylece onlar da içleri rahatlamış olarak Cennete girmek üzere aradaki bölgede beklemeye başlayacakladır. 

Araf Suresi, 47. ve 48. ve 49. ayet: Cennete girmek üzere bekleyenler işte bu sırada dönüp Ceheneme gideceklere baktıklarında, Cehenemdeki o korkunç manzarayı görecekler ve "Rabbimiz, bizi bu sapmış ve zalim toplulukla birlikte bulundurma" diyecekler. Yüzlerine bakarak Cehenemlik oldukları belirlenenlere Araf'taki görevliler: "Anladınız değil mi? Sizin servet biriktirmeniz, yardım etmemeniz, yoanlış yolda olmanız, düşman gruplar olarak bir araya gelmeniz ve inanışınıza göre grup ve cemaat oluşturmanız ve diğer kullara üstünlük taslamış olmanız, kibirlenmeniz, görüyorsunuz size buarad hiçbir fayda sağlamıyor." diyecekler ve Cennet adaylarına dönüp, "Merak etmeyin, Allah onlara iyilik vermeyecek, rahmet etmeyecek, kibirlenen kimseler bunlar mıydı?" diye soracaklar. Görevliler daha sonra Cennet adaylarrına "Haydi Cennete girin, artık size korku ve üzülme yoktur. " diyip onları Cennete yönlendireceklerdir.

Tevbe Suresi, 20., 21. ve 22. ayet: İçtenlikle koşulsuz inanmış olanlar, bu inançları nedeniyle yurtlarından göçmek zorunda kalanlar, mallarını ihtiyacı olanlarla paylaşanlar ve canları pahasına Allah rızazı için çaba gösterenler, Allah'ın taktirine göre çok büyük dereceye sahiptirler. İşte gerçek kazanca hak kazanmış olacak olan kullar bunlardır. Rableri onların, kendisinden bir rahmet, bir hoşnutluk ve içinde tükenmez nimetler bulunan Cennetler ile karşılık göreceklerini müjdeler. Ve onlar orada sürelerce kalacaklardır. Çünkü Allah'ın Cennet ödülü çok büyüktür. 

Tevbe Suresi, 72. ayet: Allah, koşulsuz inanan erkeklere ve koşulsuz inanan kadınlara içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde sürelerce kalacakları Cennet'ler ve Adn Cennet'lerinde güzel evler vaad etmiş bulunmaktadır. Allah'ın kendilerinden memnun kalması ise, hapsinden çok daha önemlidir. Ve en büyük mutluluk da zaten budur. 

Tevbe Suresi, 89. ayet: Allah onlar için, süresiz kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler hazırladı. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur.

Yunus Suresi, 9. ve 10. ayet: Allah'a koşulsuz inanan ve salih ameller (karşılıksız yardım) gerçekleştirmek üzere çaba gösterenlere gelince, Rableri onları doğru yol olan bu yönelişlerine kavuşturacak ve içlerinden nehirler akan sonsuz nimetlerle dolu Naiym Cennetlerine yerleştirecektir. Onların Cenneteki duları: "Allah'ımız! Sen en yücesin" ve birbileri arasındaki dilek ve hitapları " Size barış ve mutluluk olsun" ve dularının sonu da " Alemlerin Yaratıcısı olan Allah'a hamdolsun" olacaktır. 

Hud Suresi, 22. ve  23. ve 24. ayet: Kesinlikle de ahirette de en çok kaybedenler, Allah hakkında yalan uyduranlar ve Allah'ın adını kullanıp insanları kandıranlar olacaklardır. Koşulsuz inanıp, Salih amel (karşılıksız yardım) gerçekleştiren ve Rablerine içtenlikle kalpleri ile bağlı olanlar ise, işte onlar Cennet halkı olacaklar ve orada sürelerce kalacaklardır. Bu her iki grup olan koşulsuz inananlar ile ve inkar edip yalan uyduranların örneği, kör ve sağır olan biri ile gören ve işiten birinin durumu gibidir. Bu zıt grubun durumları birbirine zıttır ve hiş eşit olur mu? Keşke düşünseniz ve ders alsanız? 

Hud Suresi, 108. ayet: Mutlu olanlar da, artık onlar cennettedirler. Rabbinin dilemesi dışında gökler ve yer sürüp gittikçe, orada süresiz kalacaklardır. (Bu) kesintisi olmayan bir ihsandır.

Ra'd Suresi, 22. ve 23. ve 24.  ayet: Ve yine onlar, sadece Rablerinin rızasını kazanmak için güçlüklere ve sınavlarına karşı isyan etmez ve sabır gösterirler, dua eder, kuranı okur, anlar ve öğrendiklerini anlatarak devam ettirirler ve kendilerine verdiğimiz rızklardan  pay ayırarak gizli ve açık bir şekilde muhtaçlara sürekli yardım edip, onların ihtiyaçlarını giderirler ve bir kötülüğe sadece iyilik ile karşılık verirler. İşte bunlar ahirette mutlu olmayı hakedenlerdir. Onların girecekleri mutlu yer, CENNETLERDİR. Atalarından, eşlerinden ve soylarından olup onlar gibi karşılıksız yardımlar gerçekleştirmiş olanlar var ise hep birlikte olacaklardır. Melekler de girecekleri her kapıda onları karşılayacaklardır.  Ve "Bütün güzellikler ve barış üzerinizde olsun, hoş geldiniz ve siz Dünyada tüm olumsuzluklara göstermil olduğunuz sabırlılığınıza karşılık bu huzuru hak ettiniz" diyerek onları kutlayacaklardır. 

Ra'd Suresi, 29. ayet: Koşulsuz inanarak, karşılıksız iyilik (salih amel) gerçekleştirenlere de Dünyada mutlu ve ahirette de mutlu yaşam sunulacaktır.

Ra'd Suresi, 35. ayet: Allah'ı tek ilah kabul edip, başka herhangi şeye kulluk etmeyen, sadece Allah'a kulluk edenler (takva sahipleri) için vaddeideln Cennet'in tasviri şöyledir: İçinden ırmaklar akar, yiyecekleri ve gölgesi süreklidir. Bu ortamda koşulsuz Allah'a inananların sürekli mutluluk içinde oldukları bir yerdir. Dinsiz olanların ise olacakları ortam, ateşli bir ortamdır. 

İbrahim Suresi, 23. ayet: Allah'a inanıp Allah adına karşılıksız yardım (salih amel) gerçekleştirenler ise, içlerinden ırmaklar akan Cennetlere konulacak ve Rablerinin izni oldukça orada sürelerce kalacaklardır. Ve onların, Cennete birbirine esenlik temennileri "Selam!" sözü olur. 

Hicr Suresi, 45., 46.,47.,48.,49. ayet: İçtenlikle, kalben sadece Allah'a kulluk eden ve kulluk görevlerini yerine getiren (takva sahipleri) ise, en güzel CENNETLERDE ve pınar başlarında olacaklarıdr. Onlara, güvenlik ve esenlik içinde yaşayın denilecektir. Biz, onların göğüslerindeli kıskançlığı kaldıracağız ve en modern koltuklarda, karşılıklı oturan dostlar olacaklardır. Cennete onlar hiçbir yorgunluk sıkıntısı çekmeyecekler ve oradan da hiç çıkarılmayacakladır. Ya Muhammed! Kullarıma, çok bağışlayıcı Gaffur olduğumu, sevgi ve merhametimin de çok bol Rahim olduğunu bildir. 

Nahl Suresi, 30., 31., 32.  ayet: Bu sefer Allah'a kulluk edenlere (takva sahibi olanlara) ise, "Rabbinizne indirdi?" diye sorulacak ve onlar "Hayırlar ve bize yararlı bilgilerler dolu Kuran indirdi" diye karşılık verecekler. İşte Karşılıksız iyilik (salih amel) üretenler için Dünyada da güzellikler vardır. Ancak Ahirette çok daha farklı güzellikler olacaktır. Allah'a kulluk (takva) etmiş olanların Ahiretteki yurtları olacak CENNETLER ne güzeldir, bir bilseler. Onlar içlerinden ırmaklar akan ADN CENNETLERİNE girecekler ve oarada diledikleri her şeyi bulacaklar. Şüpheniz olmasın ki Allah, kalpten inanarak kulluk edenleri işte böyle ödüllendirecektir. Melekler, makbul kimselerin canlarını almaya geldiklerinde ayrıca "Selam olsun size. Olumlu yardımseverliğinizin karşılığı olarak CENNETE gireceksiniz" diyerek onları rahatlatmaktadırlar. 

Kehf Suresi, 30. ve 31. ayet: Allah'a gönülden inanan ve Karşılıksız İyilik (salihi amel) gerçekleştirenlere ise amellerinin karşılığı olan ödüllerini mutlaka vereceğiz. Onlar için, içlerinden ırmaklar akan ADN CENNETLERİ olacak. Orada altından mücevverler takılacak, ince ve kalın ipekten dokunmuş yemyeşil giysiler giydirilecek ve yumuşak lüks tahtlarda oturacaklardır. İyiliklerinin karşılığı olarak bunlar ne güzel ödüllerdir ve orası ne güzel bir yerdir. 

Kehf Suresi, 107. ve 108. ve 109. ve 110. ayet: Allah'a gönülden inanarak, olumlu karşılıksız iyilik (salihi amel) gerçekleştirenler ise, yer olarak FIRDEVS CENNETINI (en lüks cennet) hak etmiş olacaklardır. Orada sürekli kalacaklar ve oradan hiçbir şekilde çıkmak istemeyeceklerdir. Ya Muhammed! İnsanlara " Rabbimizin özellikleri, ilmi ve sözleri bütün denizler mürekkep olsa ve o kadarını daha eklesek, ilmi ve sözleri tükenmeden denizler tükenir. Ben de sizin gibi insanım, ilahınızın da bir tek Allah olduğu bana bildirildi. Tek Allah inancına ulaşmak ve Allah'a yakınlaşmak isteyen herkimse karşılıksız iyilik (salih amel) gerçekleştirsin ve Rabbine sadece Rabbine kulluk etsin, başka harhangi bir şeye kulluk etmesin". 

Meryem Suresi, 60. ve 61. ve 62. ve 63. ve 64. ayet: Hatalarını fark edince tövbe edip Allah'a koşulsuz inananlar ve kulluklarını olumlu karşılıksız iyilik (salih amel) gerçekleştirerek pekiştirenler var ya bunlar, en ufak bir haksızlığa uğratılmadan CENNETE gireceklerdir. Sevgisi ve merhameti bol olan Allah'ı görmedikleri halde O'na gönülden kulluk edenler için vaad edilen ADN CENNETLERİNE. Hiç şüpheniz olmanız ki Allah'ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir. Orada hiç boş ve hoş olamayan konuşmalara muhatap olmazlar ve yanlarında sabah-akşam, her an ve her arzu ettikleri her türlü nimetler hazır bulunacaktır. İşte, koşulsuz inanç içince olmalarının karşılığı olarak kullarımıza mirasımız kıldığımız CENNET böyledir. 

Taha Suresi, 75. ve 76. ayet: Rablerinin huzuruna, olumlu karşılıksız iyilik (salih amel) gerçeleştirmiş Rabbine kalbiyle inanmış olarak gelecek olanlar ise, en yüksek ödülleri, altlarından ırmaklar akan AND CENNETLERİNİ hak edecekler ve orada sürelerce kalacaklardır. İşte, Allah'ı içtenlikle anarak dua edenlerin sonu bu olacaktır. 

Enbiya Suresi, 102. ve 103. ayet: Onlar, Cehenemin çığlık dolu ürkütücü uğultusunu hiç işitmeyecekler. Ve canlarının istediği herşeylere kavuşmuş olarak sürelerce orada kalacaklar. en büyük korku olan Hesap günü korkuları da artık hiç kalmamış olacak. Görevli Melekler kendilerini: "İşte bu, Olumlu karşılıksız yaptığınız iyiliklere (salihi amellere) karşılık size söz verilen mutlu sonunuzdur!" diye onları karşılayacaklardır. 

Hac Suresi, 23. ve 24. ayet: (Bir önceki ayet ceheneme girecekleri anlatıyor, bu ayetlerin tam tersi). Buna karşılık Allah'a gönülden inanıp, olumlu karşılıksız iyilik (salih ameller) gerçekleştirmiş olan diğer grubu ise Allah, içlerinden ırmaklar akan Cennet'lere sokacaktır. Ve Orada altın bilezikler ve inciler takınacaklar, giysileri de ipekten olacak. Çünkü onlar Dünya da iken Allah'ı en güzel sözlerle anmışlar, birbirlerine anlatmışlar ve O'na sürekli hamd (teşekkür) etmişler ve O'na minnet duymaları dedeniyle, bildirdikleri gerçekleri okuyup anlamışlardır, iyiliğe hizmet etmişlerdir. 

Mü'minun Suresi 8. ve 9. ve 10. ve 11. ayet: O inanan insanlar, kendilerine emanet edilen şeylere ve sözlerine sadıktırlar. Ve onlar, yardımseverliklerini muhafaza ederler. İşte mutlu sona ulaşacak ve idareci Melek, görevli varlık ve Allah'ın halifesi olmaya hak kazanacak olanlar bunlardır. Yine, bunlarFirdevs cennetine de kavuşacak ve orada sürelerce kalacak olanlardır. 

Furkan Suresi, 10. ayet: Bilmiyorlar ki yüceler yücesi Allah isterse, Sana, onların yakıştırdıklarından çok daha iyisini, hatta içlerinden çağlayanlar alan bahçeler ve lüks köşkler verebilir. 

Furkan Suresi, 15. ve 16. ayet: Ya Muhammed! Bu gerçekleri bildirdikten sonra onlara; "Böyle ateş içinde kalmak mı iyi, yoksa koşulsuz inanç sahipleri için bir karşılık ve mutluluk yeri olarak söz verilmiş, sonsuz Cennet mi? " diye sor baakalım. Ey insanlar! Hiç şüpheniz olmasın ki koşulsuz inanç (takva) içinde olanlar, karşılık olarak Cennette Allah'ın uygun bulacağı sürelerce kalacaklardır. Bu karşılık, Rabbin'in onlar için söz vermiş olduğu kesin bir vaadidir. 

Furkan Suresi, 71. ve 72. ve 73. ve 74. ve 75. ve 76. ayet: Çünkü her kim içtenlikle Allah'a inanıp ve tövbe edip, olumlu iyilikler de gerçekleştirirse, şüpheniz olmasın ki, artık onun tövbesi kabul edilmiş ve Allah'a yönelmiş demektir. Ve bunlar, artık yalan şahitlikte bulunmazlar. Boş ve faydası olmayacak (dedikodu) sözleri umursamaz ve uzaklaşırlar. Rablerinin vahiy kitapları ile bildirdiği sözlerini (ayetlerini) kör ve sağırlar gibi anlamadan hızlı bir şekilde değil, anlayıp düşünerek okurlar. Ve yine onlar "Ey Rabbimiz! Eşlerimizle, dostlarımızla aramızda sevgi nasip et, çocuklarımızı da bizim için bir mutluluk kaynağı yap. Koşulsuz inanç (takva) sahipleri olarak bizi dünya ve ahirette en önde yer alacaklardan kıl" diye dua ederler. Ayrıca bunlar Allahın sınav verdiği her türlü güçlüğe Allah'a güvendikleri için sabrettiklerinden dolayı, CENNETE güzel sözlerle karşılanacaklardır ve Orada sürelerce kalacakladır. Ne güzel bir son ve ne güzel bir yerdir orası bir bilseniz!  

Şuara Suresi, 90. ve 91.ayet: Ve o gün CENNETİ, koşulsuz inanç (takva) sahiplerine yakınlaştıracağız, Cehenem ise kibir, aşırılık, israf gibi olumsuzluklarla azmış olanların karşısına dikilecektir. 

Ankebut Suresi, 58. ve 59. ayet: Allah'a koşulsuz inanalar ve karşılıksız iyilik (salih amel) gerçekleştirenleri içlerinden ırmaklar akan CENNETİN mekanlarına yerleştireceğiz ve karşılık olarak onlar orada huzur içinde olacaklar. Çünkü dünyada, her olumsuzluğa çok sabır gösterip, Allah'a inançlarından vazgeçmeyenler ve Rablerine güvenenler ve onun sınavına koşulsuz teslim olanlar, isyan etmeyenler olarak Cennete bulunacaktır.  

Rum Suresi, 15. ve 17. ayet: Kıyametin gerçekleştiği gün herkes, hesabının sonucuna göre ayıklanıp gruplandırılacak. Sadece Allah'a, kıyamete, ahirete, meleklere, vahiy kitaplarının tümüne, tüm peygamberlere koşulsuz inananlar, karşılıksiz iyilik (salih amel) gerçekleştirenler mutlu olacakları yere CENNETE alınacaklar. Aklınızı başınıza toplayın ve akşama girdiğinizde ve sabaha eriştiğinizde Allah'ı anıp dua edin ve O'na tesliiyetinizi belirtin. (16.ayet ceheneme girecekleri anlatır) 

Rum Suresi, 44. ayet: Kim inkar ederse, artık onun inkarı kendi aleyhinedir; kim salih bir amelde bulunursa, artık onlar kendi lehlerine olarak (cennetteki yerlerini) döşeyip hazırlamaktadırlar.

Lokman Suresi, 8. ayet: (Ancak) Gerçekten iman edip salih amellerde bulunanlar ise; onlar için nimetlerle-donatılmış cennetler vardır.

Lokman Suresi, 9. ayet: Orada ebedi olarak kalıcıdırlar. Allah'ın va'di haktır. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.

Secde Suresi, 19. ayet: İman eden ve salih amellerde bulunanlar ise, artık onlar için, yaptıklarınıza karşılık olmak üzere, bir ağırlanma konağı olarak barınma cennetleri vardır.

Fatır Suresi, 33. ayet: Adn cennetleri (onlarındır); oraya girerler, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler. Ve orada onların elbiseleri ipek(ten)dir.

Fatır Suresi, 34. ayet: Derler ki: "Bizden hüznü giderip yok eden Allah'a hamd olsun; şüphesiz Rabbimiz, gerçekten bağışlayandır, şükrü kabul edendir."

Fatır Suresi, 35. ayet: "Ki O, bizi Kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz."

Yasin Suresi, 55. ayet: Gerçek şu ki, bugün cennet halkı, 'sevinç ve mutluluk dolu' bir meşguliyet içindedirler.

Yasin Suresi, 56. ayet: Kendileri ve eşleri, gölgeliklerde, tahtlar üzerinde yaslanmışlardır.

Yasin Suresi, 57. ayet: Orada taptaze-meyveler onların ve istek duydukları herşey onlarındır.

Yasin Suresi, 58. ayet: Çok esirgeyen Rabb'dan onlara bir de sözlü "Selam" (vardır).

Saffat Suresi, 41. ayet: İşte onlar; onlar için bilinen bir rızık vardır.

Saffat Suresi, 42. ayet: Çeşitli-meyveler. Onlar ikram görenlerdir.

Saffat Suresi, 43. ayet: Nimetlerle donatılmış (naim) cennetlerde.

Saffat Suresi, 44. ayet: Birbirlerine karşı, tahtlar üzerinde (otururlar).

Saffat Suresi, 45. ayet: Kaynaktan (doldurulmuş) kadehlerle çevrelerinde dolaşılır.

Saffat Suresi, 46. ayet: Bembeyaz; içenlere lezzet (veren bir içki).

Saffat Suresi, 47. ayet: Onda ne bir gaile vardır, ne de kendilerinden geçip, akılları çelinir.

Saffat Suresi, 48. ayet: Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü hizmetkarlar vardır.

Saffat Suresi, 57. ayet: "Eğer Rabbimin nimeti olmasaydı, muhakkak ben de (azap yerine getirilip) hazır bulundurulanlardan olacaktım.

Saffat Suresi, 60. ayet: Şüphesiz, bu, asıl büyük 'kurtuluş ve mutluluğun' ta kendisidir.

Saffat Suresi, 61. ayet: Böylece çalışanlar da bunun bir benzeri için çalışmalıdır.

Sad Suresi, 50. ayet: Adn cennetleri; kapılar onlara açılmıştır.

Sad Suresi, 51. ayet: İçinde yaslanıp-dayanmışlardır; orda birçok meyve ve şarap istemektedirler.

Sad Suresi, 53. ayet: İşte hesap günü size va'dedilen budur.

Sad Suresi, 54. ayet: Şüphesiz bu, Bizim rızkımızdır, bitip tükenmesi de yok.

Zümer Suresi, 20. ayet: Ancak Rablerinden korkup-sakınanlar ise; onlara yüksek köşkler vardır, onların üstünde de yüksek köşkler bina edilmiştir. Onların altında ırmaklar akmaktadır. (Bu,) Allah'ın va'didir. Allah, va'dinden dönmez.

Zümer Suresi, 73. ayet: Rablerinden korkup-sakınanlar da, cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman, kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin."

Zümer Suresi, 74. ayet: (Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan Allah'a hamd olsun ki, cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir.

Mü'min Suresi, 8. ayet: "Rabbimiz, onları Adn cennetlerine sok ki onlara (bunu) va'dettin; babalarından, eşlerinden ve soylarından salih olanları da. Gerçekten Sen, üstün ve güçlü olansın, hüküm ve hikmet sahibisin."

Mü'min Suresi, 40. ayet: "Kim bir kötülük işlerse, kendi mislinden başkasıyla ceza görmez; kim de -erkek olsun, dişi olsun- bir mü'min olarak salih bir amelde bulunursa, işte onlar, içinde hesapsız olarak rızıklandırılmak üzere cennete girerler."

Fussilet Suresi, 30. ayet: Şüphesiz: "Bizim Rabbimiz Allah'tır" deyip sonra dosdoğru bir istikamet tutturanlar (yok mu); onların üzerine melekler iner (ve der ki:) "Korkmayın ve hüzne kapılmayın, size vadolunan cennetle sevinin."

Şura Suresi, 22. ayet: (O gün) Zalimleri kazandıkları dolayısıyla korkuyla titrerlerken görürsün; o (yaptıkları) da üstlerine çöküvermiştir. İman edip salih amellerde bulunanlar ise, cennet bahçelerindedirler. Rableri Katında her diledikleri onlarındır. İşte büyük fazl (nimet ve üstünlük) budur.

Zuhruf Suresi, 70. ayet: "Siz ve eşleriniz cennete girin; 'sevinç içinde ağırlanacaksınız."

Zuhruf Suresi, 71. ayet: "Hizmetkarları Onların etrafında altın tepsiler ve testilerle dolaşılır; orada nefislerin arzu ettiği ve gözlerin lezzet (zevk) aldığı herşey var. Ve siz orada süresiz kalacaksınız."

Zuhruf Suresi, 72. ayet: "İşte, yaptıklarınız dolayısıyla mirasçı kılındığınız cennet budur."

Zuhruf Suresi, 73. ayet: "Orda sizin için birçok meyveler vardır; onlardan yiyeceksiniz."

Duhan Suresi, 51. ayet: Muttakilere gelince; muhakkak onlar, güvenli bir makamdadırlar.

Duhan Suresi, 52. ayet: Cennetlerde ve pınarlarda,

Duhan Suresi, 53. ayet: Hafif ipekten ve ağır işlenmiş atlastan (elbiseler) giyinirler, karşılıklı (otururlar).

Duhan Suresi, 54. ayet: İşte böyle; ve Biz onları iri gözlü hizmetkarlar vermişizdir.

Duhan Suresi, 55. ayet: Orda, güvenlik içinde her türlü meyveyi istiyorlar;

Duhan Suresi, 56. ayet: Orda, ilk ölümün dışında başka ölüm tadmazlar. Ve (Allah da) onları cehennem azabından korumuştur.

Muhammed Suresi, 15. ayet: Takva sahiplerine va'dedilen cennetin misali (şudur): İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenler için lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır ve orda onlar için meyvelerin her türlüsünden ve Rablerinden bir mağfiret vardır. Hiç (böyle mükafaatlanan bir kişi), ateşin içinde ebedi olarak kalan ve bağırsaklarını 'parça parça koparan' kaynar sudan içirilen kimseler gibi olur mu?

Kaf Suresi, 31. ayet: Cennet de, muttakiler için, uzakta değildir, (o gün) yakınlaştırılmıştır.

Kaf Suresi, 34. ayet: "Ona 'esenlik ve barış (selam)la' girin. Bu, ebedilik günüdür."

Kaf Suresi, 35. ayet: Orda diledikleri herşey onlarındır; Katımız'da daha fazlası da var.

Zariyat Suresi, 15. ayet: Şüphesiz muttaki olanlar, cennetlerde ve pınarlardadırlar;

Zariyat Suresi, 16. ayet: Rablerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak. Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı.

Tur Suresi, 17. ayet: Hiç şüphesiz muttakiler, cennetlerde ve nimet içindedirler;

Tur Suresi, 18. ayet: Rablerinin verdikleriyle 'sevinçli ve mutludurlar'. Rableri, kendilerini 'çılgınca yanan cehennemin' azabından korumuştur.

Tur Suresi, 19. ayet: "Yaptıklarınızdan dolayı afiyetle yiyin ve için."

Tur Suresi, 20. ayet: Özenle dizilmiş tahtlar üzerinde yaslanmışlardır. Ve Biz onlara iri-ceylan gözlü hizmetkarlar veririz. 

Tur Suresi, 22. ayet: Onlara, istek duyup-arzuladıkları meyvelerden ve etten bol bol verdik.

Tur Suresi, 23. ayet: Orada bir kadeh kapışır-çekişirler ki, onda ne 'boş ve saçma bir söz', ne günaha sokma yoktur.

Tur Suresi, 24. ayet: Kendileri için (hizmet eden) hizmetkarlar, etrafında dönüp dolaşırlar; sanki (her biri) 'sedefte saklı inci gibi tertemiz, pırıl pırıl.'

Tur Suresi, 25. ayet: Kimi kimine dönüp sorarlar;

Tur Suresi, 26. ayet: Dediler ki: "Biz doğrusu daha önce, ailemiz (yakın akrabalarımız) içinde endişe edip-korkardık."

Tur Suresi, 27. ayet: "Şimdi Allah, bize lütufta bulundu ve 'hücrelere kadar işleyen kavurucu' azaptan korudu."

Necm Suresi, 15. ayet: Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.

Rahman Suresi, 46. ayet: Rabbin makamından korkan kimse için ise iki cennet vardır.

Rahman Suresi, 48. ayet: Çeşit çeşit 'inceliklere ve güzelliklere' (veya her türden sık ağaçlara) sahiptirler.

Rahman Suresi, 50. ayet: İkisinde de akmakta olan iki pınar vardır.

Rahman Suresi, 52. ayet: İkisinde de her meyveden iki çift vardır.

Rahman Suresi, 54. ayet: Astarları, ağır işlenmiş atlastan yataklar üzerinde yaslanırlar. İki cennetin de meyve-devşirmesi (ordakilere) yakın (kolay)dır.

Rahman Suresi, 58. ayet: Sanki onlar yakut ve mercan gibidirler.

Rahman Suresi, 60. ayet: İhsanın karşılığı ihsandan başkası mıdır?

Rahman Suresi, 62. ayet: Bu-ikisinin ötesinde iki cennet daha var.

Rahman Suresi, 64. ayet: Alabildiğine yemyeşildirler.

Rahman Suresi, 66. ayet: İçlerinde durmaksızın fışkırıp-akan iki pınar vardır.

Rahman Suresi, 68. ayet: İçlerinde (her türden) meyve, eşsiz-hurma ve eşsiz-nar vardır.

Rahman Suresi, 70. ayet: Orada huyları güzel, yüzleri güzel hizmetkarlar vardır.

Rahman Suresi, 76. ayet: Yeşil yastıklara ve çarpıcı güzellikteki döşeklere yaslanırlar.

Vakıa Suresi, 10. ayet: Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir.

Vakıa Suresi, 11. ayet: İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır.

Vakıa Suresi, 12. ayet: Nimetlerle-donatılmış cennetler içinde;

Vakıa Suresi, 13. ayet: Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,

Vakıa Suresi, 14. ayet: Birazı da sonrakilerden.

Vakıa Suresi, 15. ayet: 'Özenle işlenmiş mücevher' tahtlar üzerindedirler.

Vakıa Suresi, 16. ayet: Karşılıklı yaslanmışlardır.

Vakıa Suresi, 17. ayet: Çevrelerinde ölümsüzlüğe ulaşmış gençler dönüp dolaşır;

Vakıa Suresi, 18. ayet: Kaynağından (doldurulmuş) testiler, ibrikler ve kadehler,

Vakıa Suresi, 19. ayet: Ki bundan ne başlarını bir ağrı tutar, ne de kendilerinden geçip akılları çelinir.

Vakıa Suresi, 20. ayet: Arzulayıp-seçecekleri meyveler,

Vakıa Suresi, 21. ayet: Canlarının çektiği kuş eti.

Vakıa Suresi, 22. ayet: Ve iri gözlü hizmetliler,

Vakıa Suresi, 23. ayet: Sanki saklı inciler gibi;

Vakıa Suresi, 24. ayet: Yaptıklarına bir karşılık olmak üzere (onlara sunulur);

Vakıa Suresi, 25. ayet: Orada, ne 'saçma ve boş bir söz' işitirler, ne günaha sokma.

Vakıa Suresi, 26. ayet: Yalnızca bir söz (işitirler:) "Selam, selam."

Vakıa Suresi, 27. ayet: "Ashab-ı Yemin", ne (kutludur o) "Ashab-ı Yemin."

Vakıa Suresi, 28. ayet: Yüklü dalları bükülmüş kiraz (ağaçları),

Vakıa Suresi, 29. ayet: Üstüste dizili meyveleri sarkmış muz ağaçları,

Vakıa Suresi, 30. ayet: Yayılıp-uzanmış gölgeler,

Vakıa Suresi, 31. ayet: Durmaksızın akan su(lar);

Vakıa Suresi, 32. ayet: Ve (daha) birçok meyveler arasında,

Vakıa Suresi, 33. ayet: Kesilip-eksilmeyen ve yasaklanmayan (meyveler).

Vakıa Suresi, 34. ayet: Yükseklere-kurulmuş döşekler (sedirler).

Vakıa Suresi, 35. ayet: Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık.

Vakıa Suresi, 36. ayet: Onları hep mutlu ve temiz olarak kıldık,

Vakıa Suresi, 39. ayet: (Bunların) Birçoğu geçmiş (ümmet)lerden,

Vakıa Suresi, 40. ayet: Birçoğu da sonrakilerdendir.

Vakıa Suresi, 88. ayet: Eğer o (ölecek kişi), yakın kılınan (mukarreb olan)lardan ise,

Vakıa Suresi, 89. ayet: Bu durumda rahatlık, güzel rızık ve nimetlerle donatılmış cennet (onundur).

Vakıa Suresi, 90. ayet: Ve eğer "Ashab-ı Yemin"den ise,

Vakıa Suresi, 91. ayet: Artık, "Ashab-ı Yemin"den selam sana.

Hadid Suresi, 12. ayet: O gün, mü'min erkekler ile mü'min kadınları, nurları önlerinde ve sağlarında koşarken görürsün. "Bugün sizin müjdeniz, içinde ebedi kalıcılar (olduğunuz), altından ırmaklar akan cennetlerdir." İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur.

Mücadele Suresi, 22. ayet: Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar, Allah'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz Allah'ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir.

Haşr Suresi, 20. ayet: Ateş halkı ile cennet halkı bir olmaz. Cennet halkı 'umduklarına kavuşup mutluluk içinde olanlardır.'

Saff Suresi, 12. ayet: O da sizin günahlarınızı bağışlar, sizi altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn cennetlerindeki güzel konaklara yerleştirir. İşte 'büyük mutluluk ve kurtuluş' budur.

Tegabün Suresi, 9. ayet: Sizi toplanma günü için birarada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah'a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş (fevz)' budur.

Talak Suresi, 11. ayet: İman edip salih amellerde bulunanları karanlıklardan nura çıkarması için Allah'ın apaçık ayetlerini size okuyan bir elçi de (gönderdik). Kim iman edip salih bir amelde bulunursa, (Allah) onu içinde süresiz kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. Allah, gerçekten ona ne güzel bir rızık vermiştir.

Mutaffifin Suresi, 23. ayet: Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler.

Buruc Suresi, 11. ayet: Şüphesiz iman edip salih amellerde bulunanlara gelince; onlar için altından ırmaklar akan cennetler vardır. İşte büyük 'kurtuluş ve mutluluk' budur.

Gaşiye Suresi, 8. ayet: O gün, öyle yüzler de vardır ki, nimette (engin bir mutluluk içinde)dirler.

Gaşiye Suresi, 9. ayet: Harcadığı-çabadan dolayı hoşnuttur.

Gaşiye Suresi, 10. ayet: Yüksek bir cennettedir.

Gaşiye Suresi, 11. ayet: Orda anlamsız bir söz işitmez.

Gaşiye Suresi, 12. ayet: Orda 'durmaksızın akan' bir kaynak vardır.

Gaşiye Suresi, 13. ayet: Orda 'yükseklerde kurulmuş, tahtlar da vardır;

Gaşiye Suresi, 14. ayet: Konulmuş (içecek dolu) kaplar,

Gaşiye Suresi, 15. ayet: Dizi dizi yastıklar,

Gaşiye Suresi, 16. ayet: Ve serilmiş yaygılar.

Fecr Suresi, 27. ayet: Ey mutmain (tatmin bulmuş) nefis,

Fecr Suresi, 28. ayet: Rabbine, hoşnut edici ve hoşnut edilmiş olarak dön.

Fecr Suresi, 29. ayet: Artık kullarımın arasına gir.

Fecr Suresi, 30. ayet: Cennetime gir.

Beyyine Suresi, 7. ayet: İman edip salih amellerde bulunanlar ise; işte onlar da, yaratılmışların en hayırlılarıdır.

Beyyine Suresi, 8. ayet: Rableri Katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Allah, onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut, memnun) kalmışlardır. İşte bu, Rabbinden 'içi titreyerek korku duyan kimse' içindir.

 

DAVETİYEYİ OKUMAK İÇİN COPY PASTE YAPIN :) BURAYA EKLEDİM. 

https://youtu.be/CbXajoSEChI 

Dr.Keskin 



Yorumlar

  1. Burcu ablacim ellerine saglik cok guzel yazmissin ❤️ Email adresim : yilbetinc@gmail.com

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gönderdim Allahımın Sevgilisi :) Senden de vazgeçmemiş anlaşılan ;)

      Sil
  2. Doğal, akıcı bir yazı olmuş. Kuran'ı çok iyi tetkik ve tefekkür etmişsiniz. Kurban Bayramınızı tebrik ediyorum. Allah yardımcınız olsun.

    YanıtlaSil
  3. Slm Burcu abla eemil83@gmail.com
    cok güzel bilgiler

    YanıtlaSil
  4. Selâm Burcu hanım Kuran'ı o kadar güzel tetkikve ifade etmişsiniz ki kayıtsız kalmak mümkün değil....Bu ne güzel bir Tevafuk şükürler olsun canım Allah'ıma....(Davetiye rica ediyorum)

    YanıtlaSil
  5. Bir instagram yorumunuzdan rastladım size. Tesadüf diye birşey yoktur biliyorum. 😊 Ben de mail adresimi bırakıyorum. matrix.sibel@gmail.com

    YanıtlaSil
  6. Merhaba Burcu Hanım. Mail adresimi bırakmak istiyorum. suzanguneyoztorun@gmail.com. Sizi son bir aydır takip ediyorum ve öğrendikçe şaşırıyorum. Teşekkürler , paylaşımlarınız için.

    YanıtlaSil
  7. https://youtu.be/CbXajoSEChI işte linkimiz:)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

BEN NASIL SECDE VE RUKU EDİYORUM? TÜRKÇE DUALARLA SECDE VE RUKU

MUHKEM (EVRENSEL) KURALLAR - KURAN AYETLERİNDE ANLATILAN YASAKLAR (HARAMLAR) VE UYULMASI GEREKENLER (HELALLER)

HADİSLERE İNANANLAR KAFİRDİR DİYE KURAN'DA BUYURULAN AYET - TEVBE SURESİ 32.AYET